Friday, February 13, 2009

Mektup

Eski bilgisayarımı karıştırınca yazdığım bir mektubu buldum. Bizim eski kapı komşumuz iki çocuklarıyla birlikte depremden sonra Marmaris'e taşınmışlardı. Aramızda yaş farkı olmasına ragmen ben onunla çok anlaşırdım.


O dönemler ben deli gibi sultanlı, haremli kitaplar okuyordum. Okuduklarımla harmanlayarak bir mektup döşemişim kendisine. İlahi ben yani, pek bir matrak olmuş :)
Tabiki isimler filan değişime uğradı buraya aktarırken. Küçük renkli dipçik notcuklarda sizin olaylara vakıf olmanızı sağlayacak.


Cumhuriyet'ten önce 1124-01 (24 Kasım 2001)

Ey Marmaris'in en güzel Paşa karısı Hayat Sultan,

Gözdelerin gözdesi, Sultanların bir tanesi, bal dudaklı, al yazmalı, sırma saçlı Sultanım.... Nasıl geçiyor hayat Ege'nin inci sularında? Serhat Paşa her istediğini yapıyor değil mı güzeller güzelim. Seni üzerse söyle hemen yeniçerilerimi salayım üstüne.

Kıymetli Paşazade Aslan Bey ve prenses Ece Sultan'ada buradan kucak dolusu sevgilerimi yolluyorum. Paşazade Aslan'nın askeri (liseye başlamıştı) eğitimi umarım başarılı geçiyordur. Onu geleceğin en iyi askeri olarak göreceğimizi umut ediyoruz.

Bizim Saray (benim ailem) halkı bugünlerde tatlı bir telase içindeler. Bilirsin ben bir vakıf okulu (çalıştığım dil okulu) yaptırmıştım. Zaman zaman gider bakarım nasıl çalışıyorlar diye. Ticarete atılacak değerli tüccarlarımıza diğer memleketlilerle rahat anlaşabilsinler diye dil okulu yaptırmıştım. Süt kardeşim Çiğdem Sultan okulu iyi idare ediyor.

Bizim Veliaht Yusuf Sultan (kardeşim) kendine yeni bir araba yaptırdıktan (kendine yeni bir araba yeni almıştı o zaman) sonra şimdide kendine yeni bir iş kurdu. Valide Sultan'la (annem) birlikte okuldaki yemek salonunun (okulun kafesini işletmeye başlamışlardı) ziyafetiyle ilgileniyorlar. Eski görevlileri Viyana'ya sürgüne yolladıktan sonra boş kaldı orası. Eh benim Valide Sultan'da sıkılıyor Saray'da bütün gün oturmaktan. Naparsın, Sultan babam (babam emekli olduktan sonra arkadaşlarına ziyarete başlamıştır) gündüzleri eski derebeyliklerini ziyaret etmeden duramıyor malum.

Veliaht Yusuf Sultan bizim Valide Sultan'i kandırınca bu ise atıldılar. 3. günleri idi bugün. Valide Sultan'in kendi elleriyle yaptığı börekleri yiyenler iltifat ettikçe bizimki yeni çeşitlere de başladı. Aslında güzel bir bahçemiz olsaydı, Sultan Babamıza da Bahçe Mimarlığı önerecektik (emekli adam ya, bahçeye ekip biçme merakı başlamıştı) ama yeni bir yere geçersek düşünürüz artık!

Beni sorarsan dilber dudaklım, ben İstanbul en görkemli sarayı Set Sarayımızın (bizim eski apartmanın ismi) Hareminde günlerimi beyaz atlımı bekleyerek geçiriyorum. Ahh ahh, ne Paşalar gördüm, ne veziriazamlar gördüm de gönlüm pıtır pıtır atmadı. Venedik Prensi, Rus çarı, İngiltere Kralı gelse ne yazar..... Aşk diyarlarında gezmek geçen kışda olduğu gibi bu kışda nasib olmadı. Güzargahı değiştirdiler gibi geliyor bana ama her neyse. Ne baharlar geldi geçti, ne çiçekler açtı soldu, benim küçük narın yüreğim yine başıboş kaldı. Allah kısmet ederde kalbimin dolup taştığını görürsem yurdun her köşesine haber salacağım. Bu dünyadan ebedi dünyaya iadeli tahadütlü olarak geri gitmeye niyetim yok evelallah ama Allah'in istediği olur. Yazımız neyse bekliyoruz şu koca alemde.

Gerçi bende Harem'e o kadar bağlandım ki dışarıya bile neredeyse hiç çıkmıyorum. Çıksan bir dert çıkmasan bir dert. Çıktım mı tahteravallimi omuzlamak için en az 4 köle, eşlik etmek içinse 2 hadım lazım gelir. E, gittiğim yerlerde de gümüş şıkkeler harcamadan olmuyor. Mübarek bayramda geliyor. Bu bayram değil ama gelecek bayrama da Alamanya'daki dostlarımızı ziyarete gitme planlarımız var. Hani hatırlarsın, geçen yaz tatilimizi Marmaris'de geçirirken tanıştığımız Sancakbeyliğindeki oğlanlardan (gay arkadaşlarımız vardı) söz ediyorum. Sultan babamda bu konuda pek bir şey demiyor. Ne de olsa Hadım gibiler diye. Anlayacağın bana bir zararları dokunamaz o yüzden Sultanım ses çıkartmiyor şimdilik.

Ablam Nevran Sultan ise Kayseri Sancaktarı değerli eniştem Okyar Paşa ile geçinip gidiyorlar iste. Nevran Sultan sağlıklı yaşam kürlerine (diyetisyene gidiyor) devam ediyor. Süt kardeşim Çiğdem Sultan'sa bizim vakfın muhassip beyi'ne aşkını güvercinlerle duyurduktan sonra kendini zamanın akan saniyelerine verdi. Muhassip Bey sessiz sedasız karşılamakla yetindi bu haberi. Bazen gözünde çapkın bakışlar yakalıyoruz ama ne Çiğdem Sultan ne de O, Haremdeki Hanımağayı (patron) kızdırmak istemiyor herhalde.

Valide Sultan ve Sultan Babam sanırım bayramda kısa ve hayırlı bir iş için İzmir'e uğrayacaklar. Valide Sultanimizin küçük abisi Kilyos derebeyi İsmet Paşanın paşazade oğlu (kuzenim) için Ege'nin incilerinden bir tanesini almaya geliyorlarmıs. Sanırım küçük bir nişan töreni ile bunu kutlayıp resmiyete dökeceklermis. Kulağıma çalınanlar şimdilik böyle.

Güzeller güzelim, senin yollarını gözler oldum. Allah'in izniyle şu bayram gelsede seni aramızda görebilsek yeniden. Haremim'de sana yerini ayarladım bile. Geldiğinde bol bol mayalı limonata (bira) serbeti içip, paşazadelerden, subaylardan bahis eder, saray dedikoduları yaparız.

Allah sana esenlik versin ciğer parem. Ben şimdi iznini istiyorum. Gözetlemem gereken zındanım (biri bizi gözetliyor) var. Bugün birini zireveye (final gecesi) çıkartıp diğerini eleyeceğiz de. Sonucu kaçırmak istemem. Gönlümden geçen kıymetli sevgilerimle

Nil Sultan

7 Yorum:

serrose said...

ha ha ha bayildim
ben de bir ara fena kaptirmistim sultanlara kimin eli kimin cebinde hala anlamis degilim :)))
sevgiler

Asortik Krep said...

Nefis bir yazı olmuş :)

zilsizzarife'nin yeri said...

Çok tatlı olmuş Nilly:)

nilly said...

Serrose, bende bir daha okusam mı acaba diye düşünüyorum. Bugün haberlerde de harem dairesini gösterdi tam yazımın üzerine.

Asortik krepcim, teşekkürler. Senin çeşit çeşit kaktüslerini pek sevdim ben.

Zilsizzarifecim, teşekkur ederim. Umarım sende daha iyi hiseediyorsundur kendini.

ibeking said...

ay çok alemmm, hakkaten üşenmemişin :)

Marjo on makeup frenzy said...

Çok yaratıcı olmuş, bayıldım yazıya :)))

nilly said...

Teşekkür ederim :)