Monday, April 30, 2007

Last Thursday

Son zamanlarda icimden hicbirsey yapmak gelmiyor. Dolayisiyla yazmakda gelmiyor(du).

Bahar geldi, havalar guzellesti, moral olacak derken havalar bir turlu guzellesemedi aslinda. Gunes beklerken bol yagmurlu gunler gecirdik. Nedense boyle gunler calismadigim zamanlara denk gelip, guzel havalar hep calistigim gunlere denk gelir. Mesela gecen Persembe'den onceki Persembe sabahtan beri (ki benim sabahim diger insanlara gore oglen saati oluyor) yagmakta olan yagmur hizni alamamis ve 3-4 kere sagnak seklinde yagdiktan sonra dolu seklinde devam etti. Sonradan gunes acti acmasina ama gun bitmis sayilirdi. Camasir yikamak ve ev alisverisine gitmek disinda birsey yapmadim. Zaten daha once dedigim gibi icimden de baska birsey gelmiyordu.

O haftamizi Friends'in 6. sezonundan 10. sezonuna kadar tekrar seyretmekle gecirdik. En azinan beni onlar kadar guldurten ve mutlu eden baska bisey yoktu. Cok fena tiryakililik yapan bir dizi bu. Benim evde olmadigm zamanlarda kardesimin birkac bolum fazladan seyretmesi hic isime gelmiyordu. Tv'de defalarca seyretmis olmama ragmen ve annem buradayken 1'den 10. sezona kadar tekar seyredip kadininda icini baymistim. Uc bes kelime disinda Ingilizce bilmeye annem bile sonlara dogru artik olaylari algilamaya baslayip benimle birlikte guler olmustu :)

Friends'ler bitince yine video kiralamaya daldik. Superman Returns'u seyrettim ve hic begenmedim. Eski tadi yakalayamamislar. Blood Diamonds'i seyrettim ve kadinlarin pirlanta duskunlugune ve bu ugurda yasananlara aglayarak isyan ettim. Ne acayip bir dunyada yasiyoruz. Ayse teyzenin cirrt diye yirtilan gomlekler yerine kocaman bir ACE ile bu kirlenmis dunyanin istenmeyen kirlerini yok etmesini diledim.

Bu aralar tadim yok iste. Gunlerim monoton, memleketim dertli, insanlar huzunlu. Bir tatli cadi olsa, burnunu kivirsa ve hersey toz degil gercek pembe olsa.

Asagidaki video bu Persembe gunu katildigimiz bir sokak aktivitesi. Her ayin son persembe gunu Albertson denen bir sokakta isteyen herkes tezgah acip birseyler satabilir. Ilginc tablolar, heykelcikler, takilar, fotograflar, yiyecek, sus ve ev esyasi, terlik, kiyafet yani hersey. Gitarinizi, davulunuzu, saksofonunuzu, DJ'seniz muzik aletlerinizi ve CD'lerinizi alip bir kosede muzik yapabilirsiniz. Yolda yuruyenseniz, bunlari dinleyebilir, dans edebilirsiniz, gonlunuzden kopanida yere konulmus bahsis kutularina koyabilirsiniz.

Biz hem gezdik hemde ilk resimlerde gordugunuz bir arkadasimizin Gana'dan getirdigi elisi sepetleri sattik. Karsimizdaki binanin ust katinda yasayan bir kiz asagiya sepet sallayip fistik ezmeli sandevicler (bu da nasil yazilir hic bilemiyorum) satti $1'a. Tabi ben sepette yazan PBJ'nin ne oldugunu cozmek icin epey bir kafa yordum. Bir ara onumuzden gecen ufak bir cocuk Peanut Butter Jell diye bagirincaya kadar.

Bir evin bahcesinde de cesit cesit bisikletler var. Ama bunlar bildigimiz turlerden degiller. Yuksek seleli, koca tekerlekli, direksiyonsuz falan gibi acayip cesitler var. Bu sefer nedense binip sokakda dolasmadilar, yoksa fotolarini cekerdim. Sadece bir tanesi kaldirimin kenarinda biniyordu, onuda goruntuledim hemen. Cim bicen bisiklet. Gerci pek basarili olamadi :) Belki bir daha ki ay digerlerini yakalayabilirim.

Cekimleri bana kizmasinlar diye caktirmadan yapayim dedim o yuzden yururken kamerayi acik tutup sanki hic kamerayla ilgilenmiyormusum gibi yaptim ve o yuzden cok sarsintili olmus. Ben birde double speed ozelligi ekleyip daha bir sarstim ama oyle yapmasam cok uzun olacakti. Ben boyle kamerayla oynarken sapkali, mavi kolye ve kemerli adamda onun resmini cekmek istedigimi dusunup poz verdi, madem oyle cekiyim bari oldugumda o da beni cekti. Buradaki tipler genelde Hippi'ler. O yuzden boyle ortamlarda cok fazla degisik insan gorebiliyorsunuz. Birsey demeyeceklerini bilsem hepsinin fotolarini cekmek ve album olusturmak istiyorum ama cekiniyorum kizarlar diye.

Sprey boya bir suredir buralarda cok yapilan bir sey. Genellikle uzay goruntusu verilen tablolar yapiyorlar. Bir adam yaparken cektim ama hava kararmaya basladigindan karanlik cikti. En son da ki ise tablolarini bisikletine yerlestirip 'tukkan' havasi vermis bir tip. Butun gun gelip gecti ama her seferinde kamerayi bir turlu hazir edip cekemedim. Ancak hava kararinca denk geldi.

Simdilik benden bu kadar.

Not: Videolari yaparken araya Ingilizce aliyorum diye ukalalik olarak algilamayiniz lutfen. Youtube'e ekledigim icin oyle yapiyorum ki oradan bakanlarda anlasinlar.

7 Yorum:

KUGUU said...

Epeydir neredesin diye merak etmeye baslamistim artik.
Izledim filmini NILLYcgm. Ne guzel sunumlar hazirliyorsun sen boyle. Canim bir yardsale dolasmayi cekti simdi.

eho said...

döndün sonunda canım:) herkes öyle ya kimsenın ıcınden bısey yapmak gelmıyordu..buarada nes'e mail adresnını gondermen lazım senı kaydetmesı için.söyledim ona mail adresi cokki bende -dedi

Anne ve Bebisi said...

Nillycim, video fast forward :P olmuş ama süper olmuş:) Çok beğendim:) Hemen awesome oyumu verdim:))

Gamzeli said...

Haklısın , nedense hep ağmurlu havalarda gezmek için plan yaparız..havanın güzelliğinde iş yerinde çalışmakla meşgul oluruz...İnşallah hava yarın öğleden sonra çok güzel olur...

nilly said...

Kugucumm, ara sira yazasim gelmiyor. Bazen boyle sunumlar icin on hazirlik yapmam gerekiyor o da vakit aliyor.

Eho'cum, sonunda yazdim di mi :) Bir ara ulastiracagim mailimi o zaman.

Esracim, evet ben bide iki kere double speed ekledim cunku diger turlu cok sikici gorunuyordu :) Awesome oy icin tesekkurler.

Gamzeli, taze gelin, bugunde ayni hava vardi. Sansa bak!

gaykedi said...

altında pırlanta gibi lanetli bir metal!

altının geçmişini düşününce oda pek bir kötü yahu...tarihi karışa karışa, bozdurularak el değiştirerek, eritile eritile, şekilden şekile insanlığın ta barbar çağlarına kadar gidiyor...Küpenizde bir mezar soyguncusunun kerpetenle söktüğü bir ölünün altın dişinden bir parça olabileceği yada nişan yüzüğünüzde bilezikleri için öldürülen, hamile bir kadının gerdanlığından kalıntılar olduğu düşüncesi, belkide vahşice katledilen yaşlı bir ninenin düşmanın ganimeti sayılan kefen parası birkaç altın lirası ?

Özellikle Arap-Hint-Türk yani doğu toplumlarının ve kadınlarının çılgınca altın merakı beni her zaman üzmüş ve düşündürmüştür, zaten yeniden eritilip değerlendirilmese bile topraktan bir gram altın elde etmek o kadar zahmetli, enerji gerektiren ve doğaya zararlı bir süreç, altının değeride toplumlarda büyük oranda psikolojik ki insan üzülmeden edemiyor....

Beni bu düşüncelere iten ara sıra taktığım altın bir küpem, çok mu ince düşünüyorum bilmiyorum ama ince düşünmeliyiz insanları ve doğayı seviyorsak öyle değil mi?...

nilly said...

Cok haklisin gaykedi. Benim bu dunyada algilayamadigim, anlam veremedigim o kadar cok sey varki biride bunlardan biri. sanirim hic bir zamanda anlayamacagim. Filmdeki zenci adamin (unuttum simdi adini)dedigi suna benzer birsey vardi:"Hadi baskalari gelip bunlari yapiyorda biz kendi kendimize nasil bunlari yapar hale geldik" Cunku hepimiz hamur gibiyiz. Eline geciren istedigi sekli verebiliyor. Istedigi zamanda a avucunda buzusturup seni kullanilmaz hale getiyor.