Wednesday, September 27, 2006

Kopek Parki

Burada anlatmistim daha once bizim oradaki kocaman bir parka kopekler icinde alanlar yapmislar diye. Dun aksamustu gittik. Benim gittigim zamanlarin en kopekli olaniydi. Yazin son gunleri dolayisiyla sanirim herkes bu son firsati kacirmamaya calisiyor. Bu kadar alan sadece kopeklere ayrilmis, gerisini dusunun siz yani! Hatta ve hatta daha da buyuk parklara Denver'dayken giderdim ben. Bu onlarin yaninda kucuk bile sayilir.


Monday, September 25, 2006

GELDIMMMM...

Tatilim guzel gecti. Bol bol resim cektim bu sefer. 2 sene once geldigimde malesef kameram guzel cekmedigi icin arka planlar hep karanlik cikmisti. Bu sefer onlemimi digital kamera ile alip her cektigim fotografi kontrol ettim.

San Fransisco aktarmali ucagim tam vaktinde Las Vegas'a varmasina ragmen, bavullarin gelmesi icin cok bekledim. Burada onlemler yine arttirildi. Nerdeseye 3 dakikada bir anons geciliyor sivi, gel, kremlerle, dis macunuyla, hic bir icecekle ucak kabinine giremeyeceginiz... Giren girip isini halletmis zaten, bu kadar abartiya ne gerek var. Herneyse, ben neseli gunlere doneyim.

Las Vegas'a indigimde Shuttle denen otellere yolcu birakan minubuslere bindim. Zaten daha havadayken kalacagimiz oteli gormustum. Havaalanin hemen arkasindaydi. Otele daha once varan Me.nin ortanca kardesi Mu. ve kucuk De. havuza giriyorlardi. Bende piramitin icinde olan odamiza cikip hazirlandiktan sonra hemen havuza indim. Palmiye agaclarindan su puskurtme sistemi yapmislar. Oturdugunuz yerde serinliyorsunuz. Ilk iki gun cok ruzgar vardi. Hem onun etkisi hemde muhabbet etme ve cocuklarla ilgilenme telasinda ne kadar yandigimizi hissetmedik bile. Ikinci gunun sonunda trafik isiginin kirmizi lambasi gibi bir suratim oldugunu soyleyebilirim.

Havuz kenarinda yattigimiz yerden gorunen otel manzarasi iste asagidaki gibiydi, Ben birde terlik, gunes yagi, gozluk, bira siseleri ve ufakligin oyuncagindan olusan kombinasyonla olayi tamamlayayim dedim. Bu resimlerde ayak olmazsa olmaz diyerekten onlarida ekledim. Kardesime fenalik geldi ayaklarimdan zaten. Margarita icicem demistim gitmeden once, onuda ictigimin ispatidir 6. kare. O yazdiklarimdan tek yapamadigim hamak keyfi oldu, cunku hic yoktu.

Kalabalik bir grup iki kisilik 2 yatakli bir odada 9 buyuk ve 2 cocuk nasil yatarlar? Cok kolay oldu aslinda. 2 kisi Cumartesi aksami ancak geldi. Gelmesi beklenmeyen kizlardan biri de oda tutunca hicde zorluk cekmedik. Asagidaki ilk goruntu 1o kusur saat direksiyon salladiktan hemen sonra hic uyumadan fuarda calismis olan Minnos Me. ve birbirlerine kavusup iyice cosan Spiderman (Oy.) ve Marry Jane (De.). O minik ayaklar ve ellerde onlara ait. O aksam Mu., Oy.un annesi Ne. ve ben asagidaki kollu makinelere takilip can can cene caldik.

Cocuklar oldugundan onlara donusumlu olarak baktik. Kim disari cikacak, kim kumar oynayacak, kim nerde yemek yiyecek, kim kacta gelip teslim alacak vesarie. Biraz gecikmeler yasasakda onuda sorunsuz hallettik. Minnos Me. 2. gecemizde bize fuara katilan bir sirketin Flamingo otelinde yapilacak partisi icin pass verince Ne, LA'den habersiz gelen Mu.nun arkadasi A, Mu ve ben oraya gittik. Kapidan girerken bir cocugun elime tutusturdu biletlerle birlikte ektra icki ticketlerimiz oldu. Canli muzik yapilan yerde takildigimizda A.nin yanina gelen 2 cocuk hepimize bir Ola diyerek Ispanyolca konusuyormusyuz diye yokladi. Tek tuk kelime disinda kimse birsey bilmiyordu, ayni onlarin Ingilizcesi gibi... Butun gece onlarla takildik. Nasil anlastik bende hala anlamis degilim. Parti bitince eglencemizi yakinlarda bulunan Magaritavil denen barda surdurduk. Hala gece bitmeyince Sahara otelin barina gectik. Icki, eglence sefamiz bitip odaya dondugumuzde neredeyse sabah oluyordu o yuzden ertesi gunumuz olu gibi gecti.

Gec edilen bir kahvaltidan sonra havuza inme hazirligi yapmak icin odaya geri donen biz, yayildigimiz yatakta uyuyakaldik. Saat 3'de fuar alanina gidip minnos'a eslik edecegimizden havuz sefasindan vazgecebilmistik kolayca. Hele kipkirmizi olan benim icin ilac gibi geldi. Hazirlanma, trafik ve park yeri bulamama bahanelerinin arkasina saklanarak gec gittigimiz fuar bir hisimla geldi gecti poh poh poh kivamindaydi. Fuar sonrasinda birbirimizi kaybedince ben, Ne. ve kucuk Oy. ile birlikte The Venetian otelinde Viyana gondollarina bakip o leziz gorunen dondurmadan yedik. Cappucinolarimizi icerken otelin gosteri grubunu seyrettik. Sonra da konustugumuz gibi cocuklarda oyun oynasinlar diye onlari Circus Circus otelinin eglence merkeine goturduk. (Sonradan kesfettik ki bize daha yakin olan Excalibur ve New York New York'da da varmis.) Cocuklardan cok buyuklerin oynadigi oyunlardan kazanilan oyuncaklar cocuklari sevindirmeye yetiyordu. At yarisi tarzinda olanlar benim favorilerimdi. Bizi cok fazla uzmeyen, guzel guzel anlasip hatta bizi gulduren ufakliklar film afisimde oldugu gibi bizi sasirttilar.


Cumartesi gecesi diger iki kizin gelmesiyle oda nufusunda bir artis yasandi. O aksam tekrar bara takilacak olan kizlar hazirlanirke gidip gitmeme arasinda kararsiz olan ben, bir onceki gecenin etkisiyle bugunum uyuyarak gectigi icin bir gun daha ziyan etmek istemedim ve onlarla gitmedim. Aslinda harcayacak bol param olsa her aksam bir show seyretmeye gitmek isterdim ama asiri pahalilar.

Sakin sakin takilan ben, Me, Ne ve yarimsardan bir porsyion eden ufakliklar, bizim otelden yandaki Mandalay Bay oteline gectik ara baglantisiyla. Burada oteller birbirlerine kopru, ust gecit, alisversi merkezi, tramway gibi seylerle baglilar. Dolasyisila cok sicak olan gunlerde otel gezmek isterseniz disariya cikip terlemeden otelden otele gezebilirsiniz. Casinolarin icinde cocuklarla pek fazla gezinemiyorsunuz. Halilarin desenleri bile sinir olusturuyor. Cumartesi gecesi casinolarda cok kalabalik olunca biz bardan margaritalarimizi alip sakin bir kosede onlari icerken eski maceralardan bahsettik. Cocuklar ise arabalarinda uyuklmaya baslamislardi bile.

Ertesi gunumuz havuzda gecti. Son aksamimiz oldugundan dolayi artik kumar masalarina oturmak icin sabrinin son sinirinda olan Me. otelin Mexican Grill'inde yemegimizi yedikten hemen sonra casinolara gitti. Kizlar Paris Otelin muhtesem bufesinde yemek yemek istediklerinden bizden ayrilmislardi. Cocuklari odaya goturdugumuzde bavulumu hazirladim ve Me. nin yanina indim. Her zaman Black Jack oynayan Me. rulet'e sarmisti son zamanlarinda. Ben indigimde Rulet'e para kaptirmisti bile. Biraz para yapmak icin B.J masasina geri donmustu. Minimum $15-$25'e cikmaya baslayan masalarin arasinan $10'lik bir tane bulunca hemen oturduk. Ben ilkten iyi baslasamda sonra kaybettim. Sansim yaver gitmedi. Masadan kovulmamak icinde ara ara oynadim. Sonucda $100 gibi birsey kaybettim. Zaten kendime ayirdigim limitte o kadardi. Fakat yinede koymadi dersem yalan olur. Bu kumar manyak birsey. Insanin oynadikca oynayasi geliyor ama kendini frenlemek lazim. Sabah 4.30'a kadar direnen ben odaya ciktim. Bardan gelen kizlardan birini yukari cikmasiyla asagiya inen Ne. makinalara, diger kizlar rulet ve adini bilmedim bir oyuna paralarini kaptiriyorlardi. Ben yukari cikarken durumu idare eden arkadasim Me. ben ciktiktan sonra $550 kazanip 3 dakika icinde butun parayi kaybedince kizgin, uzgun, moralsiz olarak yukari geldi. Iyi giden eline dayanamayan dealer bile kapatmasi gereken masayi kapatmamis ve Me. ile birebir oynamis bir sure. Kucuk kardes De. anahtar almak uzere yanina geldiginde Me.nin sansi donuvermis. Evet, tam uc dakika icinde gitmis tum kazandiklari. O gece hic birimiz bir sey kazanamadik yani.


Sabah yola cikmalari gereken saatte cikamadi bizimkiler. Ben ucakla aksam gidecegimden rahattim. LA.ye donecek olan Ne. ve Oy.un ucak saatine kadar Excalibur otelin eglence merkezinde Oy.na oyuncak kazandik. Onlar gittikten sonra ben strip'in bir ucundan diger ucuna yuruyerek resimler cektim. Mandalay Bay'dan Treasure Island'a (yine showlarini seyredemedim uhuuuu) kadar bir otellerin icinden bir disindan gide gide vakit gecirdim. Dum duz yoldan gitsem 5 mil kadar surecek bir yolu girip cikmalarimla daha da uzun surdu.

Gecen sefer Paris Otelde kalmistik ve orada Black Jack oynamistik. O zaman tatil masrafimi cikartmistim. Sansimi orada deneyim dedim ama saat 5'30da minimum $15'dan basliyordu masalar. Artik acitan terliklerim ve saat 1'den beri yuruyor olmama aldirmadan cabuk cabuk otelimize geri gelip $10'lik masa buldum. 20 dakika takildim ve $20 kazandim. En azindan 100 degil 80 diye kendimi avutuyorum yani. Birde ictigim bedava ickilere sayiyorum :)



Kendi kendime kalinca her onume gelene beni ceksene demeye basladim. Kimisini kendimsiz ceksemde benimde resmim olmali diyerek durup sordum herkese. Istedigim gibi cekmedi cogu ama napalim, idare edicez artik. Benim heryerimi alma, biraz gozuksem yeter, gerisi arka manzara olsun demekten ben usandim, onlar manzara yerine beni cekmekten usanmadilar. Kimisi basarili cikti. Zaten resimleri kontrol etmeden kimseyi yollamadim.

Aksam 8'de bindim ucaga Denver'a gittim. Beni Ba. aldi havaalinindan. Kara yolcularimiz ise hem gec yola ciktiklarindan hemde surekli dur kalk yaptiklari cin geldiklerinde saat 2'yi geciyordu. Ertesi gun onlar ise gidince ben ufak De. ile evdeydim. Sonra Ba. ile birlikte alisveris yaptik. Aksama guzelce baliklarimizi kizartip raki esliginde yedikten sonra Turk Bakkalindan aldigimiz nefis Tadim cekirdeklerini citlatarak sohbet ettik. Bu Ba. ve Me. nin cekimlerini yapmak istiyorum ben aslinda. Yilmaz Erdogan'in bir kitabi vardi kadin erkek kavgalarinin repliklerinden olusan. Ayni onlar gibi bu ikilide. Onlarla tanistigimdan beri dalga gecerim sizi kameraya cekip tekrar tekrar izlemek lazim diye. O gece hala yorgun olan ve ertesi gun ise gidecegi icin Me. erken yatti. Bende evin sessizligini Tv. seyrederek biraz bozsamda cok fazla dayanamayip sizdim.

Ertesi gun Me.nin kardesi De. beni aldi. 2 sene once ara sira takildigimiz cafeye gittik. Oradan eve gecip onun esylarini topladik. Onu da Tr.ye yolladik Persembe aksami. Hazirlik sirasinda teyzeleri ve kardesimin pek bir begendigi fotojenik kuzende geldi. O sirada resimleri msn araciligiyla kardesime yollayan ben kuzenle resim cekilip onlarida hemen ilettim. O gece orada kaldim cunku havaalanina goturme isi bana dustu.

Persembe gunu De.yi havalanina goturdum. Me.ile orada bulustuk. Ucak cok dolu oldugu icin ertesi gun ucabilecek gonullu birini istediler. Karsiliginda 600 Euro veriyorlardi. De. gonullu oldu ama gate'lerden ucaga girdigin yerde kesin sonuc belli oldugundan biz saat 6'ya kadar orada bekledik. Malesef gelmeyenler oldugundan De.nin gonullulugu ise yaramadi. O aksam teyzenin evine yemege gittik.

Cuma gunu canim sikilinca yuruyus yapma bahanesiyle disari attim kendimi. Hafif serin bir hava olmasina aldirmadan yurudum. Zaten benim maillerime ve telefon aramalarima cevap vermeyen 2 sene once kizina cok severek baktigim host-mom'ima kizgindim. Oraya kadar gidip Vivi'mi gorememek cok dokundu bana. Yurudugum istikamette kuru temizleme dukkani olan cok tatli bir Turk aile vardi tanidigim. Inatla onlarin dukkanina kadar yurudum. Malesef ben ayrildiktan sonra satmislar oradaki dukkani. Nerden baksaniz yine 6 mil kadar yurumus oldum. Donuste yagmura yakalanip su andaki oksuruklerime sebep oldum. Aksam Ba.nin ailesine yemege gittik sonra Me.nin annesinin evine donduk. Diger kardesleri Mu, annesi Tr'de iken evde degisiklik yapmaya karar verip yere parke dosemeye karar verince Me.'de Garage Sale yapip fazlaliklardan kurtulma yolunu secmis. Aksam orada kalip ertesi gun soguk moguk demeden garage sale'ini gerceklestiren arkadasim geldiginden beri dinlenemeden beni havaalanina birakti.

Ucusumun sonu hafif grip etkisinde oldugumdan dolayi kulaklarim basinctan patlayacakmis gibi gecti. Onun disinda hersey iyiydi.

Biliyorum incik cincik ne varsa yazdim ama aile, kuzen, konu komsu haber bekler. Her birine mail atsam gunler surer. Yoklugumda beni okuyan, comment'lerde iyi eglenceler dileyenlere ve ne zaman geri doneceksinde yazacaksin diye mail atan arkadaslara uzun uzun yazdim. Uzun uzun okuduysaniz burayi da okuyacaksinizdir demektir. Tesekkur ederim arkadaslar. Uykusuz blog yazma saatlerime geri donmus bulunmaktayim. Saat sabah 5.11 oldu. Arti ben yatsam diyorum, siz ne dersiniz?

Thursday, September 14, 2006

Ozetle...






Tuesday, September 12, 2006

Beach'i olmayan Beach

Bugun yine calismiyorum. Gecen sefer gidemedigimiz yere gitmeyi dusunuyordum ve bu sefer kardesimi ikna etmek icin cok ugrasmama gerek kalmadi.

Ben her zamanki gibi gec yattigim icin kalkisim gec oldu. Ama benim her zaman erken yatip (aslinda sizip desem daha dogru olur) erken kalkan (aslinda kopegin ihtiyac molasi nedeniyle desem bu bu da daha dogru olur) kardesim guzellik uykusuna yatmis. O kalkana kadar ben orayi burayi toparladim. Sonra pespese, onde Dunya Guzeli kardesim, arkasinda Kainat Guzeli kopegi salina salina geldiler. Dedim bayagi bir guzellesmissiniz! Kardesim aslinda bu havanin tam uykuluk havasi oldugunu dusundugunden, burnuna oyle bir koku geldiginden uyku hissine kapiliyormus. Sonunda karar verdik, bizim ki erkenden kis uykusuna hazirlaniyormus!

Gecen sefer Rooster Rock Beach'e yanlislikla gitmistik. Cunku ben Jantzen Beach denen yeri internette aradigimda sadece alisveris merkezi olan kismi ile karsilasiyordum, ya da oteller. Bildigim tek sey Washington eyaletindeki Vancuver'a gecilen koprunun dibinde olduguydu. Ama yolumuz diger tarafa kaymisti. Ah, ah keske tam tersi olsaymis. Vaktimizin bol oldugu bugun diger tarafa, vaktimiz olmadigi o gun bu tarafa gelseymisiz. Niye mi? Soyle:

Saatin 2'sinde Vancuver'a dogru bir trafik vardi. Biz cikisimiz bulup adanin tarafa dogru donusumuzu yaptik. Merkez olan yer alisveris merkezlerine ayrilmis. Kardesim daha once internette burada fiyatlarin daha ucuz oldugunu okumus. Bunun nedeni ise sudur. Oregon eyaletinde alisveris yaptiginizda vergi verilmiyor. Yani tax denen KDV yok. Yillik olarak maasinizdan tax kesiliyor. Washington Eyaletinde ise kasada parayi oderken kdv ekleniyor. Bu adacikda Oregon'u Washington'a baglayan yerde olunca o tarafin musterisini kapmak icin adadaki fiyatlari ucuz tutmuslar. Boylece Wash.'dan gelip KDVsiz alaisveris yapiyorlar.

Neyse, biz once sol tarafi kesfedelim dedik. Koca koca teknelerin ve yatlarin yapildigi yere gelince vay be burda boyle teknelerde olurmuymus olduk. Hemen bitiminde yol bitti. Evet, zink diye yol bitti. Asfalt yol demir parmakliklarla bitmis. Usttende bir kopru geciyor sadece trenlere gecis veren. Bizde sag tarada gidelim bari dedik. Ilk vardigimiz yer yine Dead End, No Outlet yazilarinin bolca bulundugu cikisi olmayan yollardi cunku birkac apartman complexsinin birlestigi yer gibi bir yerdi. Posta dagitmakta olan postaciya burada nerde beach var diye soralim dedik. Ondan baska kim daha iyi bilebilir ki! Biz beach ariyoruz dedigimde once salah salah suratima bakti. Dedim guneslenmek icin, nehre yakin olup seyretmek icin... Sonra jeton dustu postacida. Dedi bu yolu devam et, sola don. Duz git. Marina goreceksiniz. Orada restorantta var. Iste oralarda bulabilirsiniz. E, guvendik adama postaci ya!

Yol uzerinde bir park gorunce durduk ve bakinalim dedik asagida ne var ne yok diye. Ve resimde gordugunuz yuzer evlerle karsilastik. Kardesim o evlere bakiyordu gecen sene. Gidip adada bu yuzer evlerde yasayalim, hem ucuz, hem doga ile basbasa diye. Ilk defa yuz yuze geldik bu evlerle. Aralarinda cok sirin olanlarida var. Normalde evin onune arabasini cekersiniz ya, burada evin onune teknenizi cekiyorsunuz. Arka taraftada koca bir tekne park yeri vardi, ustu kapalisindan. Birkac resim cektim. Yanlarina gidemedik cunku site gibi yapmislar. Tanidigin kimse yoksa giremezssin. Aslinda o zillere basp kacmak lazimdi ya, neyseee. Aman bir de bir suru kurallar koymuslar.

.Yurume yollarinda ve yokuslarda kosamazsiniz

.Yurume yollarinda hic bir tekerlekli araca binemezsiniz.

.Misafirlerden ev sahipleri sorumludur.

.Aksam 10'dan sabah 6'ya kadar minumum ses.

.Yokuslarda ve evlerin dmirlendigi yerlerde cocuklarin yaninda mutlaka gozetleyen birisi olmali.

.12 yasin alitindaki her cocugun rihtimda yuzme aleti, yelegi giymeleri istenmektedir.

.Evcil hayvanlarinizin gerekli kurallar seysine uymasi gerekmektedir.

Bunlarda benden:

. Seks yaparken cok sarsmayin, dalga cikiyor.

.Yuzen evinize carpan gemilerden biz sorumlu degiliz.

. Yurume yolunda yuruken galos giyin iz yapmasin. Dikkatli yuru ayagin kaymasin. Kayarsa gunah bizden gitti.

.Evinizin onune ve arkasina araba park edemezsiniz.

. Evinizde birbirinizle dalga gecmeyin. Denizde saka olmaz!

Bu da tozlu teknelerin camlarina parmakla yazilmis bir yazi olsun mesela:

Beni Yika!

Oooooohhhh, daha girmeden once bu kadar kural varsa kimbilir icerde ne kurallar koymuslardir dedik. 'Osururken sesi minumda tut', 'Balik bastan kokar o yuzden pencerelerini kapali tut', 'Yan etkileri: Deniz tutmasi' diye biraz daha geyik yapmadan gecemeyecegim.

Neyse sonra postacinin tarif verdigi yere gittik. Evet, marina vardi, evet bir suru tekne vardi hatta Oregon'da herhalde bir tek bizim teknemiz yok dusuncesine kapilacagidimiz kadar coklukta, kucuk, orta, buyuk, tekne, bot, yat, yelkenli vardi. Ama olmayan sey beach'di. Don dolas saga gir sola gir, ciiikk, bir yer bulamadik bizi nehre ulastirabilecek. Yine kardesimin pek bir heveslendigi tasinir evlerin oldugu siteyi gorduk. Bu evler karavan evlerden degil. Onlarda elbette vardi ama bu bahsettigim koca tirlara koyulup istediginiz yere tasinabilen cinslerden. Bunlarda satin alinabilir olcude oldugu icin dusunmustu kardesim. Alinabilir olcude ama evinizi koyabileceginiz sitelere arsa kirasi odemeniz gerekiyor. Bu evlerin arasinda dolandik bir muddet. Arabayi ben kullandigim icin foto cekemedim. Evlerin arasindan nehri gorebilsekde evlerin onunden girmemize izin vermeyecekleri icin deneme tesebbusunde bile bulunmadik.

Burada da nehre yakinlasamayacagimizi anlayinca yolda bir adama sorduk. Tabi ki oranin yabancisi oldugu icin bilmiyordu. Hep oyle olur ya! Benzinci var ilerde ona sorun dedi. Sordum. Hatta ikna olmayip bir icerdekine bir de disardakine sorduk. Buranin adi beach'li ama burada beach yok dediler. Sadece private olanlar var, onlarda evlerinin onu oldugundan. Diger bolgeler, yani benim google map'in uydusundan baktigim yerlere ancak teknelerle ulasiliyormus. E, nereye gideyim simdi diye sordugum kardesim tabi 'iste senin israrla gelmek istedigin yer, nereye gitmek istiyorsan git, haritada baktin yaaa, diye dalga gecti.

Hani ilk cikmaz yolumuz vardi ya ustten tren yolu gecen. Iste eve gelince haritadan tekrar baktim. Biz oraya 2. kere bir umut geri gittmistik. Parmaklilarin oraya yuruyen bir adam gormustuk. Ben biraz bekledim adam geri gelecek mi diye. Gelmedi. Ya gidip bir baksak dediysemde kardesim orali olamadi. Hatta sonra iki araba geldi. Bende onlarin pesinden geri dondum o yola. Fakat onlarda cikmaz yol diye donduler. Bakin satelitte goruntusunde ne var. Harflerle donanmis bolgenin soluna dogru gorunen kopru o dedigim tren yolunun koprusu. Koya benzyen ic cep goruntulu yerde tekne yapilan yerin limani. Zoom yaptikca gorunuyorki demir kapinin oralardan gecip guneslenebilirmisiz. Sakalimiz yok ki! Ben bunu kardesime gosterip kafasinin etini yemezmiyim? Yerim!

Kos kos eve donerken kardesimin kopegi oynatmak icin goturdugu buyuk parka gidelim bari dedim. Biraz orada yururuz dusuncesiyle...

Oldukca buyuk bir park burasi. Halka acik bedava tenis kortlari, basket ve voleybol oynama sahalari, futbol sahasi ve bezbol sahasinin yani sira sadece kopeklere ayrilmis kocaman bir bolumu var. Burada aksamusteleri tam bir kopek soleni yasaniyor. Buyuk, kucuk en az 20 tane her cinsden kopek birbiriyle oynayip, sakalasirken sahipleride birbirleriyle uc bes laf ediyorlar. Tenis kortundan kacip gelmis sari tenis toplari bu kopeklere oyun araci oluyor. Kendi kopeginiz icin firlattiginiz topu, daha akilli, uyanik, atak veya daha egitimli olan kopekler kapip size getiriyor. Bizim kopek ise tam gaz kosuyor, yakaliyor ve orada birakip geri geliyor! Kapidan girerken pohhhlarini alasiniz diye posetler koymuslar. Posetler bittigi takdirde kurek ve firca ile alasiniz diye onlardan koymuslar. Onlari atmaniz icin kapakli klozet, sagda solda su kaplari... Hersey var yani. Hatta bu yazlik parklari. Kisin daha ileride olan kislik parklarina goturmeniz gerekiyor. Hee, bir de bunlarin en buyuk eglencesi aganigi maganini... Bazen biri pek bir kuduruklasinca, hepsinin birden kuduruklasasi geliyor. Disi mi, erkek mi, boyu boyuna, huyu huyuna uygun mu diye ayrim gostermeden her biri bulduguna bir abaniyor. Bizimki burada milli oldu ama tabi hissst, pisst, heeyyyy seklinde (burada hostttt'u bilmiyorlar) kopekleri birbirinden ayirmaniz gerekiyor.

Kopegi biraz orada oynattiktan sonra arkadaki ormanlik alana girip agaclarin arasinda serinleyelim dedik ama serinlik o koca agaclarin arasina girecek yer bulamamis. Yere fosforlu boylarla oklar cizmisler. Boylece kaybolmuyorsunuz! Gorende Belgrad oramanindayiz sanir. Koru gibi bir sey burasi ayol. Kucuk bir yer. Zaten patikalar yapmissiniz, her yere de patikanin disina gecmeyin diye uyari yazisi koymussunuz, bu oklar neyin nesi daha? Burdakilar pek bi koruyucu, pek bi kuralci, kurallara bagli vesaire vesarie. Halbuki biz burasi ozgur diye gelmistik. Haniii? Bu apayri bir konu. O yuzden essss geciyorum.

Orada da yuruyusumuzu yaptiktan sonra gunumuzu tamamlamis olduk. Eve geldip yine Gayseriii mantimizi yedikten sonra (manti agaci cikacak icimizden yakinda) Narnia adli anime filmi seyrettik. Ufaklik kiz Lucy'e bayildim. Ne seker sey oyle. Film guzeldi ama ben daha cok atraksiyonlu sanmistim. Su 'Cars' da DVD'ye ciksada onu da seyretsem. O cok komik birseye benziyor. Ben bir de Tom&Jerry cok ozledim. Benim eski calistigim mall'a daha cok zenciler geliyordu. Yaz gelince onlarin terlikli ayaklarina arkadan bakinca Tom'un sahibesi o koca popolu kadini hatirlayip durdum hep :) Birde benim zamanimin Hop Hop Hop Tonton'larini bulsam kesin kiralayacagim ama orginal adini bilmiyorum. Bilen, duyan, goren varsa lutfen yorumlara yazsin. Piliizzzzzzz.


Saturday, September 09, 2006

Cibildak Adam Yakin Cekim

Not: 'Bu neden bahsediyor yahu' dememek icin once burayi okuyunuz.


9.9.06 tarihli, ahadabuiste dosya numarali sikayet dilekcenin neticesi asagidadir.

Sikayet Konusu: Ben birsey gormuyorum!

Sayin Ilgili Ilgisiz,

Resimde adam bile gorunmuyor gerekcesiyle yigidin mali isimli fotograf hakkinda vermis oldugunuz inanmiyorum konulu sikayetiniz degerlendirilmeye alinmistir.

Bu degerlendirme asamasinda fotograf tarafimizca itina ile buyutmus, batan geminin tum mallari ayan beyan ortaya cikartilip, kucuk buyuk ne varsa, mal beyani tespitinde bulunulmustur. Yilin Fotografi yarismasina da aday olarak katilan bu fotograftaki adamin ciplakligi onaylanmistir. (Bknz: Mayo izi bilem yok)

Gorunen sakinca uzerine NBUK (Nilly Blogger Ust Kurulu) tarafindan yapilan tum arastirmalar neticesinde kirmizi noktali yayin sinifina giren bu resim noktalanarak sansurlenmis ve bu sekilde yayinlanmasinda sakinca gorulmemistir. Ilgili fotograf hemen asagidadir. Cok yakindan bakmaniz goz sagliginizi bozabilir.

Curetimizle,
NBUK


Su Topu Biberlesekde mi Firlatsak, Yoksa Biberlemesekde mi Firlatsak


Ah, oh, vah, aman, ay... Tatilden of'lemek ne guzle bisiiiii Allah'im. Bu ara iyi bos gunum oldu. Eski isimden ayrilip yeni isime basladigimda hic araliksiz 14 gun calisinca hafif pestil durumlari olmustu bende. Hani afaganlar basar ya, artik o afaganlar herneyse , iste ondan basmisti. Yeni patronicem sali ve carsamba icinde beni listeye alinca, 'hoooppppp dur bakalim orda' hallerine girdim. Dedim bana biraz musad. Ac ayi oynamazsa yorgun ayi kilini kipirdatmaz. Zaten yapacak bir ordu isim var. Sonuc: Ben '1' - Patronice '0' . Sali, Carsamba, Persembe izinliydim.

Sali sallanir edasiyla pek birsey yaptigimi soyleyemeyecegim. Tek hallettigim gercek is camasir yikama, oda temizleme gibi seylerdi. Geri kalani yan gel yatin disinda kardesimle yaptigimiz ufak bir gezinti seklindeydi. Ilk resimden gorulecegi uzere spor ve kamp malzemeleri satan buyukce bir yere girip 'ufff, biz ne zaman soyle sunlardan alip, boyle buralara gidicez' muhabbeti yaparak birkac sey denedik. Hatirladigim bir cizgi filmin etkisinde kalarak hadi su topu biraz biberleyelim seklinde bezbol oynadik. Sonrada su adini unuttugum su colde giden buyuk aletlere binip girrrrr giirrrrr seklinde kumlu toprakalarda hiz yaptigimiz hayal ettik. Eve gelip international marketten 'ya bir daha bulamazsak ' korkusuyla abartarak 5 kutu Kayseri mantimizdan bir kutusunu yiyerek sisdik. Sonra eski ev arakadaslarimizin muhtesem yemek pisirme degilde muhtesem tencere kazima mahiretleriyle igrenc hale getirdikleri zavalli tencerelerimizi, indirime giren tencerelerle yenileme girisiminde bulunduk. Son birkac keredir unuttugumuz gibi yine su bardagi almayi unuttuk. Hatirlayana kadar milyon tane degisik cesitteki gereksiz sarap bardaklarimizi su bardagi niyetine kullanmaya devam edicez. Ulen su bardaklari musluga hafif carptigimda kiriliyorlardi, ama bu narin yapili vekirarak azaltmak istedigimiz sarap bardaklari kirilmadiiiiik, raflardayiiiizz, cesitlerimizle hizmetinizdeyiiizzzz arebeskligiyle hala kirilmadilar.

Ikinci gunumde ise oncelikle arabami bakima aldim. Malum onlarda yagsiz susuz gitmezler. Eh, isler yuzunden vaktini neredeyse aksattigim icin yag sinirini pek bir zorlamisim o yuzden birde engine flush denen motor temizligi yaptilar. Yarim saatlik is oldu nerdeyse 1,5 saatlik is. Onu hallettikten sonra ise kendimi mall'a attim. Su son indirimler bitmeden birkac birsey almak lazimdi. Birde bu mall'da ki yonetim degismis ve jean giymeyi yasaklamis. Hadeee, git kumas pantolon ara. Olan birkac taneyi yaz basinda heba ettigimden ise yarar tek bir kumas pantolon vardi. Velasil, 3 saat boyunca duzinelerce kiyafetle kabinde deneme - sigamama, deneme - begenmeme, deneme - iykkkk, degisimlerinden sonra cebim bos ama yuzumde gulucuklerle disariya ciktim. Sunu-suna, bunu- buna uydurmalarimda ne kadar isabetli alisveris yaptigima onay istercesine kardesime mini defile yaptim. Harcayacak bol param oldugunda Large defile yapmayi planliyorum, sizi de beklerim.


Efenim, bu mavi-yesil tonlarinda ki resimler ise sonunda kadinin fendi erkegi yendi figanindan cikmadir. Dilimdeki tuy sayisinin sonlarina ulastigi vakit kardesimi sonunda ikna edebilmistim suraya gitmeyi. Daha bahar aylarindayken burada yasayanlarin olusturdugu yahoo grup maillerinde piknik daveti vardi. Ben boyle guzel ve eglenceli seyleri kaciran biri olaraktan sadece web sitelerine bakip ahhh ahhh cekenlerdenimdir.

Aslinda kardesime bahsettigim yer (Jantzen Beach) bize daha yakin bir yer olmasina ragmen internetten ancak bu resimlerin oldugu yeri (Rooster Beach) bulunca o tarafa gitmeye karar verdik. Mayis mayis mayisma, ikna etme ve hazirlanma asamalarinda cok vakit kaybettigimizden evden cikisimiz 2.30'du. Yolda meger 40 dakika suruyormus. Inatla I-84 otobanindan 25. cikisa kadar gittik ve sonunda koca bir otoparkla karsilastik. Pesinden yesillik, pesinden nehir gorunuyordu. Colombia River. Clark&Lewis'in kesiflerini yaptiklari nehir. Karsida gorunen yesillik ise Washington eyaleti. Yani bir kopruluk mesafe kadar yakin. Zaten Vancuver, Portland'a 20 dakika, Seattle ise 3 saat uzaklikta.

Web sitesinde hayvanlar gelebilir yazisini okuyunca bizim "dost" uda goturmustuk. Tabelari okuyunca is degisti. Tasmasiz olmaz ve bir yerden sonra goturemiyorsunuz falan filan. Onun disinda baska bir tabela bizi daha fazla etkiledi. Ciplak guneslenenler olabilirmis. Nasiii yani?! Araba sayisina ragmen ortalikta pek insan gorunmuyordu. Gorduklerimizde tek bir istikamete dogru gidiyordu. Biz kopek yanimizda oldugu ve gordugu 'seylere' atlamasin diye onlarin oldugu yere pek yaklasmayalim diyerek yuksek calilikli ve kucuk agaclikli patikadan ilerleyip daha bir ortalik kisma gectik.

Bizim dost suya kopekleme atladi dersem yalan olmaz. Bizde ayaklarimizi sokarak sebeplendik. Aksam kardesim bir arkadasinin yerine calisacagindan, bende First Thursday denen seye gidecegimden ve nehirin cok temiz olmayacagini dusundugumuzden sadece gunesleniriz hesabiyla gelmistik. Mayolarimiz oldugu halde asagida ne var ne yok bilmedigimizden havlulari arabada birakinca 'vaktimiz de pek yok' bahanesini ekleyerek bosuna islanmayalim dedik. Ama ayaklarim dizlerime kadar bayram etti.

Pek dusunceli kardesim ancak ben sorunca iki poz resmimi cektiginden elimde kamera ben boyuna onu, kopegi, deniz ucagini, yuzerek giden deniz fenerini, daha sonradan yakinimiza gelip kiyafetlerini ustunde tasiyacagina elinde tasimayi tercih eden cibildak jet-ski'ci adami, ortalikta mal mal daha dogrusu 'batan geminin mallari bunlaaaar, yigidin mali meydandadiiiiirrrrr' seklinde dolanan yasli amcamin mallarini kardesimin omuzu uzerinden cekmeye calisarak pek bir eglendim.

Cibildak amcam asagidaki resimde olup 2. sirdaki son resimdedir. Biraz uzak oldugundan zoom yapmistim ama yine pek birsey anlasilmiyor. Artik uzakliktan mi kucuklukten mi bilemicem ehehehehe. Gerci bu resimde orada biri oldugu bile gorunmuyor ya, neyse. Tekli olarak da koyamama sayfa izin vermiyor simdi. Bir daha ki sefere kaldi :)



Aksam'da dowtown'da Pearl District denen Etiler,Ulus kivami gibi olan bolgede ki "First Thursday" e gittim. Her ayin ilk persembesi buradaki sanat galerileri 9'a kadar acik oluyormus ve sarap ikram ediyorlarmis. Biraz gec gittigim icin galerileri gezip dolasamadim. Ben gittigimde insanlar caddelerde yuruyup, restorant, bar, cafe gibi yerlere gidiyorlardi. Zorda olsa park yeri bulup arkadasimla bulustum ve tabanvay seklinde bizde onlarin arasina karistik. Tek bir yeri trafige kapatmislardi. O cadde de Last Thursday'de oldugu gibi tezgah acanlar vardi. Buradaki cok fazla ve buyuk olmasada orada dolanmak zevkliydi. Kahve icerek noktaladigimiz gecenin ertesinde ise gitmek pek de keyifli gelmedi acikcasi ama naparsin iste, karin toklugu...

Mutlu Not: Sonunda herkesin kullandigi Picasa denen yeri bulabildim ve resimleri kolaca kolaj yapabildim. Phoshop'i da bir turlu yukleyemedigimden Paint programinda bosu bosuna cok uzun zaman harciyordum. Oh be dunya varmis!

Wednesday, September 06, 2006

14 Eylul'de Gosterimde





























Geri sayim basladi. Iple degil halatla, 4 gozle degil 8 gozle bekledigim tatilim sonunda gelmek uzere. Birde Black Jack oynayip tatil parami geri cikartsam cok da guzel olur. Gecen sefer gittigimde sansim yaver gitmisti. Gerci o acemi sansiydi. Minnosum yardim ederse yine kazanirizs elbet. Oldu ki kazanamadim, oynarken iceceim beles ickilere ickilere sayarim.

Ben dun bunu yaparken kendi kendime cok kikirdadim. Kardesimde o tuhaf bakislarini atti bana. 'Senin doktora sormak lazim, acaba ameliyattan sonra hic beyin kirintisi birakmis mi iceride' diye dalga gecip duruyor. Walla zaten pek yoktu, kalaninida almissa cani saolsun ehehehehe. Ben guluyor muyum? EVET. E, o zaman gerisi onemli degil.

Sunday, September 03, 2006



Bu aksam kiralagimiz filmlerden Empire of the Wolves/Kurtlar Imparatorlugu'nu seyretmeye karar vermistik. Filmi alirken arkasina bakmamistik bile. Jean Reno'yu gorunce alivermistik hemen raftan. Filmi koyarken arkasina baktim ve emekli polisin Fransada yasayan uc kacak Turk kadininin olumlerini arastirmasi icin goreve cagrildigi cumlesini okuyunca nasssiii yani oldum. Cunku bu aralar elimi her attigim seyden bir Turk birseyi cikiyor. Mesela:

~Pirates of the Carrabian'da denizcilerin Turkce konustugunu duyup birbirimize tuhaf tuhaf bakip pekde anlasilir olmayan Turkce'nin Azeri Turkcesi oldugunu ogrenmistik.


~Gecenlerde OPB kanalinda sadece sonunu yakalayabildigimiz bir belgesel vardi. Seyrettigim bolumunde Tesseddur giyim magazasi sahibinin kizinin moda egitimi almak istemesi ve gunluk yasantisindan bahsediliyordu ve yanlis hatirlamiyorsam Salih Memecan'in roportajini veriyordu. Deuce Bigalow: European Gigolo filminde Turkish Snow Cone diye bir terim ogrendik. Birkac sitede bunlarin ne olabilecegi hakkinda yorumlar vardi. Iste biri bu, diger bu, en aciklayici ise bu.

~ Bu aksam yorgun argin koltukta yatmis kanal zaplarken gozum OPB kanalina takilmisti cunku gecen jenerikte Istanbul resimleri gostermislerdi. Gezi ile ilgili bir programdi ve Santoroni basta olmak uzere bizim sinirlarimiza cok yakin olan birkac adayi tanitacaklarini gorunce biraz takilmistim. Uzun yillar boyunca birlikte yasadigimizdan dolayi orada Turkce konusanlara rastlandigi gibilerinden bir seyden kisaca bahsettiler.

~Yine bu aksam DVD'yi koymadan once ABC kanalinda Cumartesi gecesi filmi olarak Mary Kate- Ashley Olsen ikizlerinin oynadigi bir filmi ben baska birsey ile mesgulken oylece ekranda asili kalmisti. Sahnenin birinde yarisma gibi bir seyler yaparken sorulan soru Istanbul'un bilinen diger adi nedir diye sorulunca kardesimle yine nassii yani durumu yasadim.

~Pesindende bu filmi koyunca "noluyo yaaaa" oldum :)

Filmi seyretmeye basladigimda gecen konusmalar bende bir Dejavu yasatti. ^Yoksa yine mi bilmem kacincisi cekilmis film kiraladik acaba diye dusundum. ^Sonra, 3 Turk kadinin oldugu kac film varki dedim, ^sonra belki illede bir ulke olsun bu seferde degisik bir ulke olsun diye mi Turk sectiler dedim, ^acaba ben baska ne seyrettim ki buna cok benzeyen dedim, ^daha da sonra kitap olabilecegi aklima gelerek kapagin arkasina tekrar bakinca bu kis okudugum kitabi hatirladigimi anladim. Jean Christophe Grange adli yazarin kitabiydi. Yazarin 4 kitabini da pespese okudugum icin konulari birbirne karistirip tamamini hatirlamakta zorlandim.
Tas Meclisi : Bu kitap sonuna kadar iyi suruklemisti ama sonu cok bir fantastik bittigi icin beni hayal kirikigina ugratmisti.
Leyleklerin Ucusu : Ilk baslari fazla agir gitmisti ama sonra oyku okudukca enteresan bir hale gelmisti.
Kizil Nehirler : Kitabi okuduktan kisa bir sure sonra filminin oldugunu kesfedip hemen kiralamistim. Acikcasi roman'da aldigim keyfi alamamistim. Bazi seyleri cok gereksiz uzattiklarini bazilarinida fazla kestiklerini farkedince keyifli olmamisti filmi seyretmek.
Kurtlar Imparatorlugu: Asagida anlattim.
Siyah Kan : Kitpalari odunc aldigim arkadasta sadece yukaridaki 4'lu oldugu icin bunu okuyamadim.

Turkler ve Turkiye ile ilgili olunca heycanlanmistim. Bunu hemen yazmaliyim diye dusunmustum. Resimler icin arama yapinca ogrendim ki ben cok gec kalmisim. Meger Mayis 2005'de Turkiye'de gosterilmis bile. Ama belki hala seyretmemis olanlar vardir dusuncesiyle sizlere iletmeyi bir borc bildim. ^Biraz fazla uzatmislar filmi bence. ^Sonlara dogruda yonetmen goruntu olayina kendini fazla kaptirmis kendini gibi geldi. O kadar karanliklasti ki sahneler, kim kime ne yapiyor onu anlamak zor oldu. ^Biraz Istanbul Ortakoy ve Kapadokya havasi almak iyi geldi. Orada ki goruntulerde Asmali Konak hissi verdigi icin tadi tamagimda kaldi.

Film ve kitap elestirilerinin bir kismini okudum. Turkleri ve Turkiye'yi kotu gostermisler, abartmislar gibi yazanlar olmus. Bende ilk basta Fransiz filmi diye onyargili yaklasip kimbilir ne atip tutacaklar diye dusunmedim degil. Bende bazen sinir oluyorum boyle seylere ama sanki hic yokmus, hic olmazmis gibi davranmamizda tuhaf degil mi? Hadi illa boyle seyler olmaz, boyle insanlarimiz hic yok diyelim, niye cok aliniyoruz ki?

Neredeyse her milletle, her ulkeyle, her din ve her meslek ile ilgili filmler var. Polislerle dalga gecilen, surekli Ruslarla ajan gibi gosterilip dunyayi yonetmeye calisiyor gibi gosterilen, kotuluklerle, seytanlarla ugrasan kiliseli ve papazli filmler, askerlerin ve ulke yonetiminin acayip baskilarini gosteren Asya ulkelerine ait filmler, illede salakmis gibi gosterilen Hintliler, sapik ogretmenli filmler, cok konusan Brezilyalilar, mafya Italyanlar ve Meksikalilar, Las Vegas'da donen oyunlar, kendine evlenecek es bulamayan Yahudiler, California'nin Barbie ve KEn gorunumundeki Beverly Hills ve Hollywood tipleri, Almanlar ve pornolar..., hep yakisikli ve genc doktorlar, cok disiplinli asker kamplari, deveden inmeyen Misirlilar ve daha bir suru ornek.

Yani tum Almanlar porno yildizi diye mi dusunuyoruz, polisler hep olay anina en son mu geliyor, sadece hiristiyanlara mi seytan bulasiyor, butun bokscular 3. round'dan sonra yenip, futbolcular hep son dakika goluyle mi sampiyon oluyor? Tum uzakdogudaki insanlar karetemi yapiyor? Matrix'de mi yasiyoruz? Peki herseye inaniyorsak uzaylilar niye hala gelmedi ve Amerika tum dunyayi kurtarmadi? Erkekler neden cocuk dogurmadi, annenizle veya babanizla yer degistirmediniz, neden kopeginiz siz, siz kopek olmadiniz, neden dev gibi karincalar yok? Neden bir savas filminde tarafsiz olamiyor ve mesela savasi kaybeden Japonya yerine onlarla savasan film kahramanlari veya ulke gibi kendimiz savasi kazanmis gibi oluyoruz? Vampirler ve kurtadamlar nerede? Neden Ring'deki kiz hala televizyondan cikip beni oldurmedi? Neden El Sokagi kabuslarimda Fredy Kruger yok? (Oysa ben pek severim kendisini) Superman, Batman gibi kahramalar niye yok? Rambo veya Jackie Chan tek baslarina koca bir orduyu yenince vay be diyoruz da, Cuneyt Arkin yapinca abarti oluyor? Kara Kit'i Cem Yilmaz'a ne zaman sattilar, neden hollywood asklari gercek hayatta yok, neden cok kalabalik ailelerde cocuklar hep yaramaz olur, neden dunyaya hep bir goktasi duserken veya dogal afet ve felaket olurken Amerika kurtariyor, neden hep korku filmleri hep gece ve islak oluyor, neden seri katiller hep cok akilli oluyor? Hatta ve hatta neden dizilerde oynayan oyunculari karakterleri ile ozlestirip gercek hayatlarinda da oyle davranmalarini bekleyen insanlarimiz var?

Yine cok uzattim. Benim liste uzayip gider boyle. En iyisi ben uzayip gidiyim bir an once :)

Saturday, September 02, 2006

Frenlerim patladi, yaziya besinci vitesde devam...


Aha, bunlarda benim yeni sirinelerim. Gerci son dakikalara dogru hafiften agridi ama napalim. Dikeni seven, topuguna katlanir! Dun gecemizi anlatacaktim ama malumunuz, basibos gezen parmagim sayesinde silmistim butun postu..


Dun ben isdeyken kardesim aradi ve 'Last Thursday' denen etkinlikte oldugunu soyledi ve sonra bidir bidir laf etmeyim diye gel istersen diye bir oneride bulundu. Yorgundum gerci ama merakimdan gittim. Portland'da oyle caddelerde insan kalabaligi her dakika rastlanan bir sey degildir.

Efenim bu etkinlik her ayin son Persembesi 33. ve 20. bloklari boyunca uzanan Alberta denen sokakta olurmus. Bu mahallede 3-5 bar, cafe, pub seklinde yerler olup hippi tarzi insanlarin oturdugu mekanlardanmis. Ben 22 aydir burada olan biri olaraktan,
1. Bu hippilerin sadece Hawtorn civarinda yogunlukla oturduklarini saniyordum
2. 1 sene boyunca oturdugumuz eski evimize ne kadar yakin oldugunu gorunce hayiflandim
3.Uleyn yaz bitti biz ancak mi bulduk burayi
4. Nasil daha once bulamayiz burayi
5. Bilseydim kos kos nereye gitsem acaba diye dusunene kadar buraya gelirdim....
seklinde cir cir cir konustum gece boyunca.

Aslinda oyle cok cok cok ahim sahim bir yer degil. Demin saydigim ozellikte bir sokak var. Bu sokagin sagina soluna her bir yerine insanlar tezgah acmis birseyler satiyorlar. Bunlar incik boncuk, tabak canak, mum, mumluk, sandalet, plak, Cd, resim, poster gibi bir suru sey. Biraz tuhaf seyler yapinca Art kivamina sokulan cinsten her nevi sey var. Yiyecek satan birkac tezgahin disinda yine her bir kosede gosteri yapanlar var. Gitar, keman calanlar, ates gosterisi, Ispanyol dansi, davul tumbelek gosterisi yaparak kendilerini ve seyredenleri transa sokanlar, DJ olup cistak cistak muzik yapip milleti dans ettirtenler gibi boyle guzel bir suru sey var. Bu arada Portland Hippilik, Maruhana icimi, drug kullanimi gibi seylerde birinci sirada olan bir sehir oldugundan bazi seylere sasmamak lazim. Mesela onumdeki cocugun maruhanali sigarasini yaktiginda genzime dolan dumani ve sokaklarda maruhana yasallassin imzasi toplayan tipleri gormeyi yadirgamamak lazim. Amsterdam gibi olmasada bu tarz seylerin normal oldugu bir yer burasi.

Hazirliksiz oldugumuzdan kamera filan yoktu yanimizda. Bir dahaki sefer insallah. Umarim yagmursuz bir son eylul persembesi olurda keyifli olur. Bu arada baska bir sokaktada ilk persembe etkinligi varmis. Bu haftaki planim oraya gitmek olacak.

Gunun Clipkaturu ve Kokos Nilly

Efenim bugun yeni isime basladim. Is zevkli birsey ama biraz yorucu. Bugun ogrenmek icin gittim. Saat 1-6 arasi oradaydim.

Egitimi Amerikali kiz verdi cogunlukla. Zaten Koreli'nin konusmasini anlamak deveye hendek atlatmaktan daha zor. Belki birkac gune kadar alisirim ama egitimi digerinden almakta fayda var.

Ilk olarak benim sacimi yapti. Cunku orada calisan herkesin gelir gelmez yaptigi ilk is bu. Diger kisiyle ayni olmayacak bir sac modeli secip hemen kendi sacini yapip bol tasli suslu tokalardan takiyorsun kafana. Benim sacim asagidaki kizlarin topuzlarina benzedi. Topuzun hemen bitiminde sol altta gorunen genis tokayi takti. Sonrada sag altta gorunen minik tokalardan sirayla dokuz tane takti. Valla 2 dakika icinde sanki 3 saatimi kuaforde harcamis gibi bir gorunume kavustum. Hele benim gibi sac ozurlu birine ilac gibi birsey. Ama kendi sacini pek bir fazla gerip yerlestiriyorsun bu uzantilari. O yuzden yuzum gerilmis gibi oldum yani. Kafam birkac saat sonra agir gelmeye basladi birde. Yaw, ben aliskin degilim oyle suslu seylere. Sacimi at kuyrugu yapsam 3 saat sonra basim agrimaya baslar benim. Alismaya calisacagim artik. Gerci kendi sacimi kendim yapmaya basladiktan sonra onun ayarinida yaparim diye dusunuyorum.

Sahibi olan Koreli biraz fazla titiz grunuyor her konuda. Geldiginde ve ayrilmadan once mal ve kasa sayimi yapman gerekiyor. Gerci bu anlasilir birsey cunku mall'un ortasinda olup, tum herseyin kilitsiz bir yerde olunca gozunu dort acman gerekiyor. Her shift degisiminde bu sayimi yaptiginda da eksik bir sey ciktiginda ne sen kimseye b.k atabilirsin ne de kimse sana. Fazla oturmak gibi bir durum soz konusu degil ki bu beni ek yoracak cunku hemen belim agrir benim. Yemek icin yukaridan yemek almak vakit kaybettirdigi icin evden getirmeye calis diyor sorun olmazsa. Evde yiyecek birseyler oldukca tabiki sorun olmaz. Zaten bende oyle yapmaya calisiyordum diger yerde calisirkende. Zaten yemek secen bir tipim. Tasarrufu da cabasi yani. Birde sabah telefon acip no jeans, no slippers demisti. Eyvah b.ku yedik olmustum. Cunku benim topu topu bir tane kumas pantolonum var. Ayakkabi ise genelde terlik tarzi veya acik olanlardan. Hemen oradaki bir magasaya daldim ise baslamadan once. Tamda isteyipde bir turlu bulamadigim ayakkabilardan bulunca aldim hemen. Son zamanlarda topuklara alistirmaya calisiyordum kendimi. Gerci tum gun ayakta olmayi hesaba katmamistim ama gorcez bakalim.

Bayanlar zaten merakli boyle seylere. Bir deneme yapmaya ikna edip degisik modeller uygulumana gerekiyor satabilmek icin. Malzemeler oyle ucuz degil tabi. $24.99'dan $89.99'a kadar peruk cesitleri var. Tokalar ise offff el yakiyor. $7.99'dan $165'a kadar fiyatlari var. Tek bir toka yani, oyle 9'u filan degil. Ben olsam tokaya degil ama saca veririm o parayi. Cunku burada kuafore gitmek pahali bir olay. Hem duzgun, hem havali hemde ucuza mal etmek icin bu saclar birebir. En cok 5 dakikani alir yapmasi. Hadi grastin diyelim tokalarla filan 10 dakika. Kendi sacinindanda sadece onde bir parca gorunecegeindn fon filan cekmene de gerek yok. Bir kere parayi bayil, ama her daim havali sacin olsun. Uzun goster, tepede topla, daginik topla, tokala, bantla vesaire vesarie...


Bir tane saci olan kelle mankenlerden vardi. Ben onun uzerinde degisik sac denemeleri yaptim. Bu extension'larla olanlar cok zor degil. Musteriye takarken surekli germen ve cekistirmen gerektiginden ara sira ahh ve uhh sesleri cikiyor. Hemen sekil aliyor zaten. Sadece tokalari satabilmek icin musterinin kendi sacina modeller yapmak biraz kastiriyor. Hem kadinin sac tipi hemde el marifeti etkili. Bugun sadece bir kisiye boyle bir deneme yaptim canli canli. Onu da tam yapamadigim icin biraz yardim ettiler bana.

Meger benim o suslu gordugum hatunlarin saclari boyle guzellesiyormus. Bakalim burada kac ayimi gecericegim.

Friday, September 01, 2006

Yeni bir is, yeni bir hayat.. Esas yeni bir ask lazim ASK


Yaaaa, oynamiyorum yaaa... Yazdim yazdim yazdim sonra salak bir yere bastim ve tum yazdiklarim gitti. O kadar da uzun uzadiya anlatmistim.

Becerebilirsem biraz daha ozet yazayim bari. Oncelikle yukaridaki clipkaturum birkac katurluk arsivimden. Bu arada kendimi Clipkaturist ilan ediyorum ehueheueheue . Iki uc gun once hazirlayip bir dosya halinde saklamistim. Tek tek yayinlamaya karar verdim sayfam renklensin diye. Aslinda 3 nedenim var bunun icin. 1. Baska koyacak resim yok. 2. Bugun clipart'ini kullandigim isyerindeki son gunumdu. 3. Hepsini toptan koyarsam niye tembellik edip yazi yazmadin demiyesiniz diye.

Saka maka 22 aydir ayni yerde calismisim. Allahtan 3 kere yer ve boot degisikligi yaptikda banada degisiklik gibi oldu. Calisitigim yeri baska biri aldi ve yarin itibari ile devralip, kendi kendine calismaya baslayacagindan benim son gunum oldu bugun.


Surekli konustugum 2 tane security arkadas telefonumu aldilar. Biri Meksikali genc Jose. (Anne, sen biliyorsun onu, hani kocaman olan) Digeride o kadar aydir konusmama ragmen adini ilk defa ogrendigim Michael adinda hafif yasli ama seker gibi bir adam. Haftasonlari en cok konustugum olan security ile ise yeni mall'da 'aa sen mi geldin' tesadufi olan karsilasmalar yapmayi uygun gorduk. Yanimdaki boot'da calisan 17-30 yas arasi T-mobile'ci arkadaslarla da yeni yerimde karsilasma plani yaptik cunku 2 haftaya kadar orada da yer acacaklarmis.

Karsimizdaki Game store'da calisan diger bir arkadas 'yaa gitme bizim burda calis' triplerinde olup beni tanidigi gunden beri inatla telefonumu isteyip benimde inatla vermedigim daha 20 yasindaki Brandon diye bir tip. Ilk bir hafta her yedigime laf ettigi ve surekli telefonumu istedigi icin gicik etmisti beni. Sonra beni belali bir musteriden kurtardigi icin iyi davranmaya gayret ettim. En son ona, yandaki cafeye takilan arkadaslarini organize et, gelen gecen beni sorsun burayi satin alan adama, illede beni istesinler dog taglarini yaptirmak icin, onun yaptiklarini begenmesinler, belki adam bana birkac saat verir, dedim dalga gecerek. Bakalim yapacak mi :)

Allah'tan sansim yaver gitti de yeni isimide ayarladim cok sevgili muhterem kardesim sayesinde. Su an oturdugumuz eve yakin olan mall'da calisacagim bu sefer. Hem daha hos bir ortami var, hem degisik magazalar var, hem yuruyerek gidebilecegim yakinlikta, hemde bana degisiklik olacak. Koreli genc bir cifte ait olan (kadin benden sadece 2 yas buyuk) o kucuk boot'lardan yine. Burada takma sac ve sac aksesuarlari satacagim. Yarin itibari ile biraz egitim vermeye baslayacaklar bana. Oyle sac deyip gecmeyin yani.. Gerci ne gosterecegini bende bilmiyorum ama herhalde takma ve kullanim tekniklerini gosterecek. Sonuctan en cok kardesim memnun. Bunlari suslu hatunlar aliyor hep, belki onlara bakip bakip kendiminde bir bayan oldugunu hatirlarmisim ve kendime bakarmisim. Helde benim gibi en son ozeni sacina gosteren birisi icin enteresean bir is deneyimi olacak :) Neyse gorcez bakalim.

Aslinda uzun uzun yazdigimda bu aksam is cikisi yaptiklarimizdan da soz etmistim ama uykum geldiginden yazmaya halim kalmadi. Onu da yarin yazarim soyle temiz temiz yeni bir sayfaya.