Thursday, May 18, 2017

19 Mayıs 1993 - Gençlik ve Spor Hatırası




Yıl 1993, lise zamanları. Tam olarak söylemek gerekirse lise 2. Sınıfta ve 16 yaşındayım :) 19 Mayıs’ta İnönü Stadyumunda gösteri yapacak okullar arasına tekrardan seçilmişiz. Beden derslerinde ve gün yaklaştıkça öğle aralarında kendi bölümümüzün çalışmalarını yapıyoruz. Herkes bir araya geldiğinde nasıl bir görüntü çıkacak çok merak ediyoruz çünkü birkaç okulun birleşmesi ile büyük resimdeki yerimizi ancak görebileceğiz. Bazen daire şeklini alıyoruz bazen bir spiral gibi bir şeklin bir ucunu oluşturuyoruz. İki uçtan bir tanesinin en ucundayım ve yanlış yöne gidersem kareografiyi bozan kişi olarak parmakla işaret edileceklerin başını çekiyorum :)

Kıyafetlerimiz de sonunda ulaştı. Renkli bir tayt, mor body ve etek, mor espardil ayakkabı bir çubuğa bağlı turuncu kurdelelerimiz var. Kıyafetli provalarımızda haftalardır çalıştığımız kol hareketlerinin ne olduğunu ancak anlıyoruz. Bu kurdeleleri sürekli havada sallıyor, döndürüyor, daireler çiziyoruz.

Ve gün geliyor, otobüslerle İnönü stadyumuna gidiyoruz. Hava biraz bulutlu. Tüm okulların bir araya gelmesini beklerken hafif bir bahar yağmuru altında ıslanıyoruz. Espardillerimizden ayaklarımıza su sızıyor ama heyecanımız büyük olduğu için aldırış etmiyoruz. Az sonra kortej sırasında tepemizden ensemizi yakan güneşle ısınacağız zaten :)

Acaba yukarıdan nasıl görüneceğiz, acaba hareketimizi unutacak mıyız, acaba ailelerimiz bizi bu kalabalığın içinde ayrıt edebilecekler mi, acaba kamera yakın çekim yapar mı? TRT’de canlı yayındayız ama öğretmenlerimizden tembihliyiz, el sallayıp grubu bozmayacağız.
Seyirciler de yerleşip saatimiz geldiğinde bizi çalıştıran öğretmenler önümüzde, okulumuzun flaması ile birlikte kortej yürüyüşüne geçiyoruz. Protokolün oradan geçerken kafalarımızı sağa çevirip selamlamamız isteniyor. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile program başlıyor. Sesi gürül gürül çıkan bir kız bir erkek öğrencinin mikrofondan şiir sesleri yükseliyor. Bu sırada tüm okullar tablodaki (stadyum içindeki yerleşim planı) yerlerine geçiyorlar.

Özel formaların içindeki rehber öğretmenler bizleri yönlendiriyor, sıramız geldikçe komut verecekler. Önce folklör oynayacak okullar çıkıyor. Renkli kostümleri, eğlenceli müzikleri ile gönülleri fethediyorlar. Sonra bizimde yer aldığımız diğer okulların şematik gösterisi başlıyor. Her yer rengarenk, yeşil çimenler üzerinde enerji dolu gençler gururla hareketlerini yapıyorlar. Öyle güzel bir atmosfer var ki mutluluk ve heyecan hücrelerimizden fışkırıyor. Bizim sahnemizde çalan parça The Phantom of The Opera’dı ve ilk defa okuldaki çalışmalar sırasında tanışmıştım. Ne zaman duysam hala içim ürperir bu anlara geri dönerim. Bu arada yanlış yöne gitmedim ve parmakla gösterilmedim :)

Tüm stadyumun merakla beklediği en önemli gösterinin sırası geldiğinde herkesin tüyleri ürperiyor. Beyaz - kırmızı kostümleri içinde Askeri Lisenin yaptığı kuleler ve büyük bir disiplinle senkronize edilmiş kareografi herkesi büyülüyor.

Seneler geçtikçe her şey çok değişiyor. Bir taraftan yeniliğe ve geleceğe ilgiyle akarken bir taraftan da geçmişteki o sadelik hatırlanıp özleniyor. Belki de yaşım ilerledikçe hızla akan bir dünyada o yavaşlığı özlediğim için hatıralar bu kadar canlanıyor hafızamda. Mono ve stereo, analog ve dijital, kumandasız ve kumandalı, siyah önlük ve renkli okul forması gibi bir nesilden yeni bir nesile geçişi birebir yaşayan biri olarak kendimi çok şanslı hissediyorum.

Duyuru için internette görseller ararken TRT’nin arşivlerini artık halka açtığını öğrendim. Faks çekip bu görüntülere ulaşıp ulaşamayacağımı sordum. Hevesle haber bekliyorum. O gün stadyumda beni izlemeye gelen ablamın çektiği fotoğrafları paylaşıyorum. Yıllanmış fotoğraflar olduğu için mükemmel görünmüyorlar ama hatırası yeter :)

19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramımız kutlu olsun ve nesilden nesile korunarak güzel anılar oluştursun.

Sevgiler,
Nilgün
The Phantom of the Opera: https://youtu.be/pgz6PnHkmpY

.

0 Yorum: