19 Mayıs
Ortaokul’da Çocuk Bayramına mı Gençlik bayramına
mı katılmamız gerektiğine dair kafa karışıklığı yaşasak ta her ikisini
kutlamak için geçerli
sebeplerimiz vardı. Kıyafetlerimiz bile ‘garson boy’ denen iki arada
bir derede kalmış kalıptaydı.
Ailemiz için hala küçük bir çocukken
öğretmenlerimiz ‘artık ilkokul çocuğu değilsiniz, büyüdünüz’ derlerdi.
Ama genç olduğumuzu ancak liseye geçince anladık. Ergen sivilceler,
patates burunlar, erkeklerde kravat, kızlarda etekler; ama
genciz biz deli doluyuz, kurallara uyarmış gibi yaparız ama burnumuzun
da dikine gideriz halleri takınırız. O gömleğin bir ucu mutlaka dışarı
sarkıtılarak havalı göründüğü sanılmakta, okul hırkası yerine aynı
renkte ama başka bir yerden alınmış bir hırka giyilmekte,
kravat okul giriş ve çıkışlarında pantolon cebine gire çıka
hırpalanmıştır. Okul kırma planları yapılmakta ve ders kaynatmak için ne
gerekiyorsa yapılmakta ve her zaman kendi sınıfının Hababam Sınıfı
olduğuna kendini inandırmakla geçmiş günlerdir o günler.
Artık yeterince büyüdüğü ve bunların çocuk işi
olduğunu düşünerek stadyum gösterilerinde yer alacaklarını
öğrendiklerinde gereksiz bir tepki gösterip katılmak istenmese de, bazı
derslere çalışmalara nedeni ile katılamayacaklarını kavradıklarında
anda hevesle gösterilerde yer alma coşkusu baş gösterirdi.
Yine yeterince büyüdüğünü düşünerek törenlerden
de kaytarma eğilimlerinin olduğu günlerdir. Bu törenlere katılmayan
arkadaşlar, seneler sonra bir araya geldiklerinde sohbet ederken diğer
arkadaşları törende yaptıkları gösterileri, caddelerde
katıldıkları kutlamalarda başlarından geçenleri anlatırken kendisi o
gün ne yaptığını hatırlamamaktadır çünkü yeterince hikaye
biriktirememiştir.
Zaten bize zorla yap denilmedikçe, sonunda bize
not verilmedikçe, beden ve spor derslerini sadece kolay geçilesi dersler
kıvamında görüp 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı’nın
‘Gençlik’ kısmı ile övünürken ‘Spor’ kısmına ilgisiz
kalışlarımız bundandır. Birer yetişkin olduğumuzda ‘en son koştuğum gün
son beden dersindeydi, liseden beri voleybol oynamadım’ demelerimiz
ondandır.
Atatürk’ün gençlere bugünü armağan etme sebebini
unutmamak gerekiyor. Bağımsızlığımızı sürdürebilmek için ülkemizi
gençlere emanet etti; onların enerjisine, gücüne, cesaretine, aklına
inandı.
O yüzden sadece ‘Gençlik ve Spor’ olarak
düşünmeden, bugünlere nasıl gelindiği hatırlanarak hepimizin
sahiplenerek kutlanması gereken önemli bayramlardan biridir.
0 Yorum:
Post a Comment