Sunday, February 17, 2008

Ilkokul Uc


1985 - (8-9) Ali artik kac tane top tutabildigini biliyor. Kac topu yakaladi, kac topu dusurdu, Suna ve babasinin attigi toplarin toplamini, babasinin Suna'dan kac tane fazla top attigini artik hesaplayabiliyor.


Ilkbaslarda uzerinde renkli boncuklar olan garip bir aletten yardim aliyordu, sonra bu isi parmaklarini sayarakda yapabildigini ogrendi.

Birde hayat bilgisi diye birsey bile edinmeye basladi. Artik kac tane mevsim var, dini bayramlar, resmi bayramlar nelerdir biliyor ve bu ogrendiklerini bize ogretiyor. Artik Suna’yle odevi yoksa top atip tutuyor.




Okulumuzun bahcesi cok buyuk. Gecen seneye kadar okul bahcemizi baska bir okulla paylasiyorduk. Artik onlarda bizim okulla birlestiler. Tenefuslerde cikan kavgalarda bitmis oldu. Neden karsilikli olup ayni seyleri paylasan (Ege Denizi buna ornek olabilir mesela) seyler hic anlasamiyor ki?





Tenefuslerde biz kizlar genellikle ip atliyoruz, erkeklerde birbirlerini kovalayip duruyor. Beslenme saati diye birsey var. Kucuk beslenme cantalarimizla evden getirdigimiz yemekleri yiyoruz.




Matarada suyumuz ve kucuk kutularda sabunlu elbezilerimiz var icinde. Salam, sucuk gibi seyler geitirilmiyor cunku hem kokuyormus hemde bazen herkes oyle seyler alamadigindan digger arkadaslarimizin cani cekebilirmis. Ortulerimizi serip genellikle peynir, zeytin, ekmek gibi seylerden olusan beslenmemizi yapiyoruz sinifca. Yagli seyler getirmemiz yasak cunku heryere bulasabilirmis ve bitlenebilirmisiz.




Annem her hafta bizi ozel bir sampuanla yikiyor bize bit gecmesin diye. Bu bit hep ilkokullarda ogrencilerin kafasinda gezinirmis. Birine bulastimi herkese bulasirmis. Ben daha bitlenmeyen hic kimse duymadim. Kendi okulda bitlenmesen, bir sekilde bit kapmis bir komsu cocugundan, akraba cocugundan kesin kaparsin. Yoktur bunun otesi berisi :)

Zeynep A. ile sira arkadasiyim. Disleri duzelsin diye tel takiyor. Ilk baslarda garip gelmisti cunku agzindan cikan tel ensesisinin arkasinda lastikle destekliydi. O zamanlar yeni birseydi bu.



Yerli mallari haftasi kutlamalari yapiyoruz. Evden getirdigimiz yiyecekleri hep beraber yiyoruz. Her sene yapiyoruz boyle bir kutlama. Bir kere cok yemekten hepimiz hasta olmustuk.









Bazen okula hemsireler geliyor ve bize asi yapiyorlar. O zaman herkes agliyor ve mutsuz oluyor. Ama o asilari olmamiz gerekiyormus.

Bayramlarda okulda toren yapiliyor. Birileri sir okuyor, birileri sarki soyluyor. Torenden once hepimiz semtin carsisindaki Ataturk Bustunun oldugu yere yuruyoruz. Oraya celenk birakiyor ve okula geri donuyoruz. Her sabah yaptigimiz bir toren daha var. Buyuk siniflardan bir ogrencinin bize soylediklerini hep bir agizdan tekrar ediyoruz.

Turkum, dogruyum, caliskanim… Pazartesi sabahlari ve Cuma okul cikisi Istiklal marsi torenimiz oluyor.


Karsi komusumuzun ikiz ogullari var. Hep kavga ediyoruz. Ozellikle bir tanesiyle anlasamiyoruz. Ama Ramazan’da onlarla olmak eglenceli oluyor. Bazen annelerimiz sahura kadar uyumuyorlar ve bizimde onlarla oturmamiza izin veriyorlar. Sahura kadar film seyrediyoruz, sonra hep beraber birseyler yiyip yatiyorduk. (ya da bize oyle geliyordu belki bize sahur vakti geldi diyorlardi)


Hemen altimizda oturanlarin bir kizlari var. Kardesimden bir yas kucuk. Onun bir suru oyuncagi var ve bazen onlara gidip oyun oynuyoruz. Kiz bazen cok bagirip cgiriyor ve hep ciglik atiyor. Onlarda video ve kamera var. Bizim evdeki televizyona kabloyla bagli. Bazen onlara gitmeden bizde onlarin seyrettigi videolari seyrediyoruz. Kamerayi calistirdiklarinda da onlari gorebiliyoruz.

Yazlik maceralarida devam. Tabi bunlari “Ne Yaptigimi Biliyorum Ama Hangi Yaz Onu Bilmiyorum” seklinde sunuyorum. En fazla yosunluga kadar gitme iznimiz oldugundan kiyida vakit geciriyoruz. Dibe dalip tas cikartmaya calisiyoruz, yuzme yarisi yapiyoruz, top oynuyoruz. Bazen Jaws olup birbirimizi kovaliyoruz. Bazende kiyiya yanasan vapur oluyoruz, Ayaklarimizi cirparak kopukler yapip icine daliyoruz. Yaz sonu Nijeryali kivama geliyoruz. Saclarimiz da papatya suyu surdugumuden sarariyor.






Bizim apartmanin onunde acik hava sinemasi var. Bizim balkondan cok az ekrani gorebiliyoruz. Ama sarkmak gerekiyor. Yan komusumuzun balkonu ise tam ekranin karsisinda. Eger bizim seyredebilecegimiz film varsa biz onlara gidiyoruz. Masanin uzerine oturup film seyrediyoruz.

6 Yorum:

Anonymous said...

anılarını bizimle paylaşman çok güzel..

nilly said...

Dusunmeside yazmasida keyifli oluyor. O zamanlarar gidip gidip geliyorum :)

Asortik Krep said...

İnsan otuz yaşlarına geldiğinde hayatı sorgulamaya başlıyor.

nilly said...

Sanirim oyle oluyor Asortikcim. Birde buna baska ulkede olmak eklenince...

Anonymous said...

Ay ne garip oldum kendimi buldum resmen Nilly :) Bende beklerim neden daha önce bulmadım seni :)

nilly said...

Yorumun icin tesekkurler Eda. Hemen ugradim sitede :)