Last Thursday
Son zamanlarda icimden hicbirsey yapmak gelmiyor. Dolayisiyla yazmakda gelmiyor(du).
Bahar geldi, havalar guzellesti, moral olacak derken havalar bir turlu guzellesemedi aslinda. Gunes beklerken bol yagmurlu gunler gecirdik. Nedense boyle gunler calismadigim zamanlara denk gelip, guzel havalar hep calistigim gunlere denk gelir. Mesela gecen Persembe'den onceki Persembe sabahtan beri (ki benim sabahim diger insanlara gore oglen saati oluyor) yagmakta olan yagmur hizni alamamis ve 3-4 kere sagnak seklinde yagdiktan sonra dolu seklinde devam etti. Sonradan gunes acti acmasina ama gun bitmis sayilirdi. Camasir yikamak ve ev alisverisine gitmek disinda birsey yapmadim. Zaten daha once dedigim gibi icimden de baska birsey gelmiyordu.
O haftamizi Friends'in 6. sezonundan 10. sezonuna kadar tekrar seyretmekle gecirdik. En azinan beni onlar kadar guldurten ve mutlu eden baska bisey yoktu. Cok fena tiryakililik yapan bir dizi bu. Benim evde olmadigm zamanlarda kardesimin birkac bolum fazladan seyretmesi hic isime gelmiyordu. Tv'de defalarca seyretmis olmama ragmen ve annem buradayken 1'den 10. sezona kadar tekar seyredip kadininda icini baymistim. Uc bes kelime disinda Ingilizce bilmeye annem bile sonlara dogru artik olaylari algilamaya baslayip benimle birlikte guler olmustu :)
Friends'ler bitince yine video kiralamaya daldik. Superman Returns'u seyrettim ve hic begenmedim. Eski tadi yakalayamamislar. Blood Diamonds'i seyrettim ve kadinlarin pirlanta duskunlugune ve bu ugurda yasananlara aglayarak isyan ettim. Ne acayip bir dunyada yasiyoruz. Ayse teyzenin cirrt diye yirtilan gomlekler yerine kocaman bir ACE ile bu kirlenmis dunyanin istenmeyen kirlerini yok etmesini diledim.
Bu aralar tadim yok iste. Gunlerim monoton, memleketim dertli, insanlar huzunlu. Bir tatli cadi olsa, burnunu kivirsa ve hersey toz degil gercek pembe olsa.
Asagidaki video bu Persembe gunu katildigimiz bir sokak aktivitesi. Her ayin son persembe gunu Albertson denen bir sokakta isteyen herkes tezgah acip birseyler satabilir. Ilginc tablolar, heykelcikler, takilar, fotograflar, yiyecek, sus ve ev esyasi, terlik, kiyafet yani hersey. Gitarinizi, davulunuzu, saksofonunuzu, DJ'seniz muzik aletlerinizi ve CD'lerinizi alip bir kosede muzik yapabilirsiniz. Yolda yuruyenseniz, bunlari dinleyebilir, dans edebilirsiniz, gonlunuzden kopanida yere konulmus bahsis kutularina koyabilirsiniz.
Biz hem gezdik hemde ilk resimlerde gordugunuz bir arkadasimizin Gana'dan getirdigi elisi sepetleri sattik. Karsimizdaki binanin ust katinda yasayan bir kiz asagiya sepet sallayip fistik ezmeli sandevicler (bu da nasil yazilir hic bilemiyorum) satti $1'a. Tabi ben sepette yazan PBJ'nin ne oldugunu cozmek icin epey bir kafa yordum. Bir ara onumuzden gecen ufak bir cocuk Peanut Butter Jell diye bagirincaya kadar.
Bir evin bahcesinde de cesit cesit bisikletler var. Ama bunlar bildigimiz turlerden degiller. Yuksek seleli, koca tekerlekli, direksiyonsuz falan gibi acayip cesitler var. Bu sefer nedense binip sokakda dolasmadilar, yoksa fotolarini cekerdim. Sadece bir tanesi kaldirimin kenarinda biniyordu, onuda goruntuledim hemen. Cim bicen bisiklet. Gerci pek basarili olamadi :) Belki bir daha ki ay digerlerini yakalayabilirim.
Cekimleri bana kizmasinlar diye caktirmadan yapayim dedim o yuzden yururken kamerayi acik tutup sanki hic kamerayla ilgilenmiyormusum gibi yaptim ve o yuzden cok sarsintili olmus. Ben birde double speed ozelligi ekleyip daha bir sarstim ama oyle yapmasam cok uzun olacakti. Ben boyle kamerayla oynarken sapkali, mavi kolye ve kemerli adamda onun resmini cekmek istedigimi dusunup poz verdi, madem oyle cekiyim bari oldugumda o da beni cekti. Buradaki tipler genelde Hippi'ler. O yuzden boyle ortamlarda cok fazla degisik insan gorebiliyorsunuz. Birsey demeyeceklerini bilsem hepsinin fotolarini cekmek ve album olusturmak istiyorum ama cekiniyorum kizarlar diye.
Sprey boya bir suredir buralarda cok yapilan bir sey. Genellikle uzay goruntusu verilen tablolar yapiyorlar. Bir adam yaparken cektim ama hava kararmaya basladigindan karanlik cikti. En son da ki ise tablolarini bisikletine yerlestirip 'tukkan' havasi vermis bir tip. Butun gun gelip gecti ama her seferinde kamerayi bir turlu hazir edip cekemedim. Ancak hava kararinca denk geldi.
Simdilik benden bu kadar.
Not: Videolari yaparken araya Ingilizce aliyorum diye ukalalik olarak algilamayiniz lutfen. Youtube'e ekledigim icin oyle yapiyorum ki oradan bakanlarda anlasinlar.