Friday, June 23, 2006

~CINARCIK 4. Bolum


GUNLUK HAYAT



Iskele Meydani- Karislama ve torenlerin yapildigi yer.

KUCUKKENCocukken daha erken kalkip daha erken yattigimiz tabiki bir gercek. Gunumuzun cogunu denizde gecirdikten sonra aksamustu eve gelip banyomuzu yapip solugu yine disarida alirdik. Bisiklete binip saklanbac oynadigimiz saatlerdir bunlar. Aksam yemek icin eve giderdik ve yemek sonrasi yine sokakta.


Biraz daha buyudugumuzde banyo sonrasi aliskanliklarimiz degismisti. Denize yedi tas atmaya giderdik. Biz o zamanlar yedilere takmisiz yani. Yedi duvar, yedi tas. Bu yedi tas aksamustleri deniz kenarinda olmak zorundaydi. Tam gunes batmak uzereyken deniz kenarina iner, dilegimizi tutup topladigimiz yedi tane tasi denize atardik okudugumuz dua esliginde. Neymis efendim dilegim yedi gun sonra gerceklesecekmis(mis). Ben hic hatirlamiyorum gerceklestigini.

Bir arada bes tas oynardik. Bu oyun icin ille de aksamustu olmasina gerek yoktu ama su anda kuzenimin gorumceleri olan ablalar bize ogretmislerdi. Deniz kenarindan orta buyuklukte ve yuvarlak sekilli 5 tane tas toplanirdi. Bu taslar yere cingenelerin bakla fali actigi gibi yere atilirdi. Birlerdeyseniz bir tas havaya atilirken o tas yere dusmeden yerden bir tas alinirdi. Eger tum taslari alabildiyseniz ikilere gecerdiniz ve havaya attiginiz tas dusmeden yerden iki tas alirdiniz. Boylece beslere kadar devam eder ve ileri bolumlere gecerdiniz.

Denize yedi tasimizi atip dilegimizi diledikten sonra genellikle iskeleye kisa bir yuruyus yapardik. Bir donem benim arkadasimin ailesi Nilton'da bir dukkan tutmustu ve onun dukkana baktigi saatlerde bende ona eslik ederdim. Orada saatlerce oturur sohbet eder, gelene gecene bakardik.
Telefonlar yeni yeni baglandigi senelerde telefoncu amcanin yolunu gozler olmustuk. Telefon etmek icin degil ama, telefon kablolarindan bize vermesi icin. Renkli renkli ince kablolar olurdu. Biz bu kablolardan kupe, yuzuk, bilezik ve kolye yapmayi ogrenmistik. Yapmis oldugumuz bu takilari kosemize tezgah acip satardik. Hatta bazen Nilton'un karsisina tezgha atardik cunku daha cok musteri potansiyeli olurdu.

Bazi gunlerimiz tepede mustakil evi olan Ibeking arkadasimizin bahcesinde sarki soylemek, muhabbet etmekle gecerdi. Ara sira dedesinin bahcesine ektigi elma agaclarindan en guzellerini toplardik. Bahcenin oldugu alt katta kucuk depo gibi odalari vardi. Bir taneside eski bir mutfakti. Bir ara orada hep evcilik oynardik. Bir donem sarkiciliga merak salmisitk. Hatta bir keresinde bir tanemiz kendini oyle bir kaptirmisti ki sahne olarak kullandigimiz yerin oradaki sus havuzuna dusmustu.

Iki kere benim akilli erkek kardesim kaybolmustu ve hepimizi panikletmisti. Sanirim ilkokula gidiyordu. Bir aksam annem onu yemekten sonra ariyor ariyor bulamiyor. Evde yok, mahallede yok. Herkes seferber olup sagi solu, sahili, yan mahelleleri ve lunaparki aramaya koyulmustu. Annem artik iyice paniklemeye basladiginda bulundu. Bir kez daha eve bakmaya giden annem evde yapilan boya badana yuzunden salonun ortasina toplanmis olan koltuklarin arasinda kardesimi uyurken buldu. Super zeka kardesim oraya oynamak icin gir ve uyuya kal!

Diger kaybolusununda bundan pek farki yok. Yine araniyor fakat bulunamiyor. Daha onceki deneyimimizden evi daha iyi aramaya karar veriyoruz. Bu seferki mekan ise bir tarafi duvara dayali yatagin duvarla yatak arasindaki bosluk kismi. O zamanlar iyice yapisarak uyurdu o duvara. Bu seferde oyle yapmis ama zaten siska olan kardesim oyle bir yatmiski nerdeyse yataktan duser vaziyette tikismis o kucucuk araya!

BUYUDUKCE
Aksam yemeginden sonra o yasimizdaki eglencemiz Nilton carsisinin sonundaki lunaparka gitmek olurdu. Carpisan arabalarda birbirimizin ustune dogru araba kullanir ondan sonrada zincirlere binerdik. Zincirde artik normal ve uslu bir sekilde oturmaktansa birbirimizin zincirini yakalayip birbirimiz firlatma calismalarina baslamistik.

Tek binmedigim alet gondol olmustur. Nedense her yaz bir efsane dolasirdi kulaklarda. Bu gondol 360 derece donmus, yok donme dolaptan biri dusup olmus... Olen olup olmadigini bilmiyorum ama birkere birinin asili kaldigini gordum. Inmek ve binmek arasinda karar veremeyen bir sahis donmed olap hareket edince kabine asili kaldi. Hemen gordukleri icin yari ceyrek yol katetmisken mudahale ettmislerdi de bir sey olmadan kurtulmustu.

Bir ara evde takilma moduna girmistik. Oturup sohbet eder, okey oynardik sanki hic oynamiyormusuz gibi. Bir ara en cok yan apartmandaki arkadasimla kahvalti icin ya o bana ya ben ona cok giderdik. Hele de aksam disari cikarken hazirlik asamamiz varsa bir turlu o hazirlik bitmezdi. Bir aksam ben onu beklerim bir aksam o beni bekler.

Deniz sonrasi aksam yemegi oncesi aktivitelerimize bir yenisi daha eklenmisti. Toplu birsekilde bizim eve gidip yemek yapma olayina girmistik. Tabi bu yemek genelde bir suru patates kizartmasi ve makarna olurdu. Bir ara ablamlar surekli kisir yapmaya baslamsilardi. Tesaduf, biz kizlarin hep ablalari vardi, erkeklerinde abileri. Tabi karma olanda vardi ama cogunluk boyleydi. Bir dönem de surekli benim ilk erkek arkadasim olan kisinin evine gidip bu yemek olayina girmistik. Hatta balkonda azdigimiz bir gun bir kac catali asagidaki cafenin tentesine dusurmustuk.

Yakamoz zamanlarimizda da surekli fal bakardik. 'Bilmem kim' beni % kac seviyor, 'o, bu, su dilegim gerceklesecek mi' diye az mi fal baktik... Ama fallar da fal yani. Oyle cok cesit bilirdik ki falci baci gibiydik.

Aksam eve giris saatlerimiz her yil degismeye baslamisti. Bir muddet sonra saat bile soylemez olmustuk. Eger saatimizden gec geldiysek veya soz dinlemediysek disariya cikmama cezamiz olurdu. Disariya cikmamak benim icin pek birsey degistirmezdi cunku yan apartmanda oturan arkadasimla balkondan balkona konusurdum veya bir iki arkadasim bizim kapiya gelirdi ve kapi onu muhabbet ederdik. Neden onlari eve cagirmazdim da kapida otururduk bilmiyorum. Herhalde ona da iznim yoktu...

Bir ara en ugrak yerimiz atari salonlari oldu. Bir tane Nilton carsisinin girisinde vardi digeri ise Cardak'tan sonraydi. Orada erkekler atari oynarken biz kizlar genellikle pinpon oynardik. Sonra bilardo ogrenmeye basladik. Ben daha liseye yeni baslamistim bilardo Cinarcik'ta populer oldugunda. Ilk askim bana ogremisti lunaparkin oradaki bilardo masasinda. Hemde uc top oynayarak ogrenmistim.

Babamin ben liseye gitmeye basladigimda yeni bir huyu cikmisti. Belirlenen saatimizde diskodan evimize donerdik. Tam yataga yatmak icin hazirligimi tamamlarken babam o zaman bizi salona cagirdi. Zaten butun gece dans etmekten yorulmusuz ancak popomuz oturacak yer gormus... 'babam disarda eglendiniz simdide benimle biraz eglenceksiniz' derdi ve meshur kasetini koyardi.

Bu kasette en belirgin hatirladigim sarki bir kovboy parcasiydi. Cok guzel bir muzigi vardi. Babam biz uc kardesi siralardi yanayana kendiside ortamiza gecerdi. Salonun ortasindaki sehpa cekilir deli gibi salonun bir ucundan oteki ucuna ziplayip dururduk. O kasette ki parcalardan biride 'Eddie Murpey vuuuuvvv, John Wayne vuuuuw' diyerek birkac unlunun ismini soylerdi.

Ilerleyen senelerde babaminda muzik zevki degisti ve 'World is rounded' gibi bir nakarati olan parca favorisi oldu. Belki klibini hatirlarsiniz; uzayli gibi tipler yuvarlak bir standin etrafinda tuhaf hareketlerle donup dururlardi.

KANKI VE ARKADASLAR
Benim ilk ve tek kan kardesimde Cinarcik'tandir. Bakiniz: tepedeki mustakil evde oturan arkadasim- Ibeking . Yan mahallede bir tane arsa vardi. Bazen bizim cocuklar orada mac yaparlardi. Orada kirik dokuk duvar gibi bir yer vardi. Biz oraya cikip orada sohbet etmeye bayilirdik. Orada parmaklarimizi kesip kankardes olmustuk. Gecen gun attigi mailde bundan bahsetmisti gozlerim doldu. Gecen yaz Cinarcik'a gittiginde o duvarin orada olmadigini ve onun yerinme kocaman ve cirkin binalarin oldugunu yazmisti.

Onun cocugunun babasi, hayat arkadasi ile orada tanismistim. Bir yaz ziyarete gelmisti. O gunlerde ben ask sanciliydim. Huzun had safhada. Hep beraber limana gitmistik. Orada oturup onun gitariyla caldigi sarkilara esklik etmistik. O aksam benim icin cok guzel bir sarki soylemisti.

Çocukluk dönemi ilk erkek arkadas, ilk ask, ilk ayrilik gibi seyler orada tattim ben. Sanirim o yuzden bu kadar bagliyim ve benim icin yeri ayri Cinarcik'in. Cocukluk, genc kizlik derken universiteyi kazandigim haberini vapurda gazeteden okuyup orada kutlamistim. Sonra staj yapmak zorunlugum oldugu icin haftasonu vapur karsilayan yerine vapurla gelen biri olmak cok koymustu bana.

Ilk staj icin donusumu hatirliyorum. Babamla arabayla korfezden gidecektik. Ben korfeze kadar arka koltukta oturup aglamistim. Herkes orada eglenirken ben niye Istanbul'a aptal staj icin gidiyordum sanki. O zaman lise stajimi yapiyordum. Ve universitede dahil ben dort kere staj yapmistim.
Haftasonu geldigimde arkadaslarimdan havadisleri almaya calisirdim. Boylece suruden ilk ayrilan ben olmustum. Sonra digerleride basladi. Sonra arkadaslarimla vapurla veya arabayla gelmeye basladik ve onun keyfide ayri olmaya basladi.

Bir donem mahalledeki herkes baskalariyla takilmaya baslamisti. Yani kizlar ve erkekler olarak baskalariyla takilmaya baslamsitik. Sonra tekrar bir araya geldik. Ozellikle artik hafta sonlari gelebildigimiz donemde. Herhalde artik kapinin dis mandallarindan zevkimiz alip kapinin icine donmeye karar vermistik ve artik sadece haftasonu orada oldugumuz icin bizbize yetmeye calismistik. Cuma aksamindan Pazar aksamina kadar gobek bagimiz bir kesilmis gib hep beraberdik.

Toparlanmamiz zor olsada basariyorduk. Kimisi gec kalkar, kimisi hazirlanamaz bir turlu. Herkes birbirini otuz kere aramak veya bagirmak zorundadir. 'Hadi be oglum, hadi be kizim' seklinde cigirislar yukselir. En nihayet bir araya geldigimizde de bir kararsizlik yasariz. Kumluguma gitsek, mangala gitsek. Bir turlu karar verilemez ve arabalara dolusurduk.

Genelde 2-3 araba pespese giderdik. Once kumluga kadar bir turlayip ortaligi kolacan ederdik. Zaten toplanana kadar ogleni gecmistir saat. Sonra mangal yapmaya karar verirdik aniden. Ilk kararimizda pek bir hazirliksizdik. Yalova'ya kadar gitmistik. Yalova'da Cumartesi gunleri kocaman bir pazar kurulurdu. Sanirim bizde oraya gitmistik o gun. Oradan domates, salatalik ekmek, et, raki, bira ve biraz meze alip Yalova-Cinarcik arasinda bulunan balik yetistirme ciftliklerinin orada 'kendin pisir kendin ye' tarzindaki bir mekana gidip mangal kiralamis ve piknik alani bolumune gitmistik. Tabi hazirliksiz olunca catal bicak gibi luksumuz fazla yoktu. Domates ve salataliklari ATM kartlariyla kestik dersem inanir misiniz acaba? O gun super gecmisti. Onumuzden gecen minik dereye ayaklarimizi sokmus, buldugumuz patlak bir topla oynamis, cimenlere yayilmis, sarkilar soylemistik.
Sonraki haftasonlarinda da kumluk yerine oraya daha cok gitmeye baslamistik. Bu sefer hazirlikli olarak tabi. Arabalarin bagajinda mangal, mangal komuru, etler icin masa, plastik catal, bicak, tabak, bardak, top, kilim, icme suyu icin bir bidon falan hazir bulunuyordu. Eger aniden karar vermissek sadece yiyecek alisveris yapip gidiyorduk.

Bazen arabayla gezerken hizimizi alamayip kendimizi koylerin arasinda gezerken buluyorduk. Gidisimiz ayri, donusumuz ayri maceraya donusuyordu. Bir meshur yerde Esentepe'den sonra Bursa il sinirina yakin bir yerelerde bulunan selaledir. Oraya gittiginizde yola yakin bir yere arabanizi birakip kucuk bir patikadan selalenin oldugu yere ulasirsiniz. Cok buyuk bir yer degildir ama gittiginizde cok keyif alirsiniz. Cesareti olanlar selalenin ustune tirmanip oradan suya atlarlar. Yaninizda yiyecek birseyler mutlaka goturmelisinizdir cunku yakinlarda birsey yoktur. Hem su hem piknik keyfini bir arada yasarsiniz.

'ILK'LER
Ask mesk hayatina gelince, az once yazdigim gibi ilk asklar meskler buralarda basladi. Ilki bizim mahallenin yakisikli, akilli, efendi cocuguydu. Onunla iki kere cikmistik. Ilk ciktigimizda ortaokula birinci sinifa gidiyordum. 'Cikma kavraminin emekleme donemine boylece start vermis bulunuyorduk ikimizde. Bizim mahallenin bir kosesindeki apartmanin en ustunde otururdu. Yine herkesin bayildigi bir abisi vardi. Abisi bana hep cok sicak davranirdi ve bana fistik derdi.
Herneyse, donelim esas delikanliya. Ben deniz kenarinda oturuken o balkonda oturuyorsa oradan bakisip kesisirdik. Zaten arkadastik da, isin icine hoslanma girince bu olay kesisme boyutlarina giriyordu. Sonra beklenen an gelip catmisti ve bana cikma teklifi etmisti. Bir aksamustuydu. Annem arkadaslariyla deniz kenarinda okey oynuyorlardi ve ablamla arkadasi da seyirciydi onlara. Bizde onunla yukaridaki bankta oturmus sohbet ediyorduk. Daha once haberini bir kizla gondermisti zaten. Bu kiz bizden bir iki yas buyuktu ve ikimizide bayiliyordu. Ona sormasi icin cesaret verirken bana da o sorunun yakinda sorulacagi sinyallerini veriyordu.

Soru soruldu, evet denildi ve biz cikmaya basladik. Butun gun zaten hep beraberdik. Aksamlari ise eve girme saatimde eve girmek bir turlu istemiyordum. En sevmedigim is olan cop dokme isi en sevdigim is haline gelmisti. Eve girme saatimde hemen eve gidip copu disari cikarma bahanesiyle disariya cikiyor bir on dakika daha oyalaniyordum. Yaz bitip artik okullarimiza geri dondugumuzde baglarimiz kopmustu. O cocuk yasimizla ilk kim arayacak inatlasmasina girip ikimizde aramamistik.
Ertesi yaz yine bir aradaydik ama artik cikmiyorduk tabi. Sonra daha once bahsettigim donem geldi. Herkesin ayri takildigi. Sonra benim lise hazirlik sinifa baslayacagim senenin yazinda biz yine cikmaya basladik. Ama biribirimize simariklik yapmadik degil. Yok benle cikmaya basladigindan beri parfum surmuyormus. yok kendine bakmamaya baslamis, yok gec inmis asagiya, yok cikmis yukariya, yok oyle yok boyle, yok bilmem ne. En net hatirladiklarim bunlar yani ciddi bir sey yok gordugunuz gibi. Sonra biz yine ayrildik. Ben universite bire giderkende tekrar cikariz diye tahmin etmistim ama olmadi. Her uc senede bir boyle devam eder herhalde diye dusunuyordum.

Bu donemlerde bir tuhaf anim daha var. Bizim apartmanda oturan arkadasimin ondan iki yas buyuk abisi benim ilk ciktigim cocugun en iyi arkadasi olmustu. Biz onunla ikinci kez cikmadan once olduguna gore sanirim o zaman ortasona gectigim yazdi. Ben bu abiden hoslanmaya basladim ve salakliga bakin ki bunu soyleye soyleye o kiza soyledim. Tabi o da abisine. Bir aksamustu bu cocuk benimle konusmak icin benim pesimden kosturuyor bende utancimdan kacip saklanmaya calisiyordum. En sonunda beni bizim apartmanin arka bahcesinde bulmustu. Bana demisti ki, 'sen hem benim kardesimin arkadasisin hemde benden kucuksun. Bizim aramizda birsey olamaz, beni unut' . Cok ama cok utanmistim ben o zaman.

Ta ki bir sonraki yaza kadar. O yaz birgun benimle yurumek istemisti. Yurumeye basladigimizda ben senden cok hoslaniyorum diyerek teklifini yapti. Benimde cevabim soyle olmustu; 'sen benim arkadasimin abisisin hemde yasin benden buyuk, uzgunum olmaz'. Ne yaptigimi cok iyi anlamisti. Ama benim o zaman ona karsi hissettigim birsey kalmamisti cunku yine ilk ciktigim cocuga karsi hislerim yogunlasmisti. Ve benimle onun arasini tekrar yapma isi bu 'abi' olan kisiye dusmustu. Bu kardesler aramizdan erken ayrildilar. O yazdan bir sonraki yaz artik gelmemeye baslamislardi. Malesef artik hic bir baglantim olmadigindan gorusemiyorum.

Bu arada bu ilk ciktigim kisi olmasina ragmen aslinda kalbimin attigi bir baskasi daha vardi. Onun beni dusundugunu biliyordum senelerdir. Bende onu dusunuyordum ama o mahallemizin haylaziydi, agzi bozuk olaniydi, suruden ilk ayrilaniydi, lakabi bile 'ayi' ydi! Ben de onu reddediyordum :)

Amedues'a takildigimiz zamanlardi. Biz yine hep beraber orada egleniyorduk. Bu bizden ayri olarak baska bir kizla gelmisti. Ben acayip sinir olmustum. Evet, itiraf ediyorum kiskandim. Ilk ve tek kiskandigim kiside o olmustur zaten simdiye kadar. Herneyse o gecenin ilerleyen saatlerinde bu bizim aramiza donmeye karar verdi. Kiz baskalariyla takilmaya basladi. Bende eski neseme kavusup rakilari pespese indirmeye devam ettim. Ve sabahin ucunde keyiflenmenin etkisiyle kendimi gecenin serin ve karanlik sulara  atmistim. Yoksa ben tirsarim hic birsey gormeden oyle gece gece denize girmeye. Zaten topu topu iki kere yaptim bunu.

Ikincisi ikibinbirde Cinarcik ziyaretimden sonra gittigim Bodrum'da sabahin dordundeydi. Yine arkadaslarla eglenceli ve alkollu bir aksamdan sonra barin onundeki plajda birbirimizi islatmaya baslamistik. Madem o kadar islandik bari tam islanalim dusuncesiyle kendimizi attik sulara. Ilerideki platform dubaya kadar yuzduk ben ve Yeni Zelandali arkadasim. Sonra sarhosun biri motoruyla etrafimizda dairlere cizmeye baslayip bizi bir mudeet orada alikoydu. Daha dogrusu o kadar sarhos oldugu icin biz o etraftayken suya tekrar girmeye cesaret edememistik.

Bu animida araya ekledikten sonra kaldigimiz yerden kendi capimdaki ask hikayeme devam edeyim. Bu tam bir cocukluk askidir benim icin cunku kisa pantolonlu-donlu zamanlar vardir ya, iste ta o zamanlara kadar uzanir.

Bir yaz Cinarcik'a ilk gittigim aksamdi. O da o aksam gelmisti ama biz onunla diskoda karsilasmistik. Kisin diledigim sey o aksam gercek olmustu. O hafta sonu cok guzeldi. Istanbul'a dondugumde ablam ve arkadasim bana aptal asik diyorlardi yaptigim sakarlik ve salakliklara gule gule. Gel gor ki bu aptal asiklik uzun surmedi. Ikinci haftanin sonunda birbirimize birsey soylemeden bitirmistik bu durumu. Niye, niye, niye diye cok dusundum ama cevabi yok.

Belkide biz ne birbirimizle ne de birbirimizsiz olamiyoruz. Cunku tesadufler eseri onunla Taksim'de takildigim mekanlarda hep karsima cikti. Cinarcik disinda hayatimda ilk defa gittigim baska bir yazlik mekanda karsilastim. Oraya ayni yaz ikinci gidisimdi. Ikinci gidisimin ilk gunu surekli oturdugumuz bir kafeden sahile dogru baktigimda cok tanidik bir sima gordum. Iste o diyerek adini soyleyerek oyle bir ayaga firladim ki yanimdaki arkadasimi yere dusurdum. Ona dogru giderken dizlerim titriyordu. Iste orada dikilmis duruyordu tek basina.

Ta ki ben yanina ulasip birbirimize sarilana kadar. Cunku gormedigim bolumden kizin biri oturdugu yerden kalkip yanimiza geldi. Kiz arkadasiymis. Ben tabi icimden kufuru salladim. Onlar sadece haftasonu icin ordaydi ve gittigimiz mekanlarda karsilasip durduk, selamlastik, kisa sohbetler yaptik. Anlayacaginiz bir sekilde hep biraraya geliyoruz ama birsey olmuyor. Hayatin bizi tekrar bir araya geiterecegine inaniyorum ama nasil, ne zaman ve hangi sartlarda onu bilmiyorum.

TUTUGUM
Ozellikle son senelerde cok iyi oldugum bir arkadasim vardi benim. Aslinda o daha onceleri bizim birlikte takilmadigimiz arkadaslardandi. Bizim mahalle ile yan mahalle arasinda kalan bir yerde otururlardi. Gitar caldigini bilirdim, ama bizim mahallede pek olmazlardi. Sonra nasil olduda biz hep bir araya geldik orasini net hatilayamiyorum.
İyi kötü herseyimizi paylasiyorduk. Birbirimize 'tutugum' derdik. Disko cikisinda bazen onlarin balkonunda oturur ve yarim kalan sohbetlerimize devam ederdik. O ufak ufak rakisini demlemeye devam ettigi icin ertesi gun kaldirmak cok zor olurdu. Kiz kardesiylede anne ve babasiyla da iyi anlasirdim. Hatta babasi dalga gecer ve bu deli cocuk sana emanet derdi.
Bizim mahalle sen sakrak bir mahalleydi. Balkondan balkona muhabbetler olurdu, herkes birbirini tanirdi. Biz mahallede yaygara koparirken onun ve diger arkadasimin babasi balkondan balkona laf atarlardi bize. Raki ikram ederlerdi kendileri demlenirken. Biz mahalleden cikana kadar samata olurdu tum mahallede. Ondan sonra sakinlesirdi ortalik.
Bir gece bu solen disko sonrasi devam etti. Biz hepimiz mutlu bir sekilde mahallemize gelmisken mahalleden olmayan sarhosun biri bir arkadasimizin arabasina carpti ve yag gibi uste cikmaya calisince kiyamet koptu. O sahis ve arkadaslariyla bizimkiler birbirine girdi.
Sabaha karsi mahallede gecelik partisi vardi. Her anne baba sokaga firladi. Cocugunu savunmak isteyen yakasindan tutugunun ustune cullandi. Ertesi gun olayin farkinda olanlar ve kendinden gecmis olanlarin sohbetiyle anladik ki o kargasada kim kime dumdima olmus ve kendi taraftan kisiye bile saldirmislardi. O aksam , su anda Italya'da yasayan arkadasimin ablasinin ifadesi cok komikti. 'Ha,ha,ha o pisligi tirmikladim, bakin bunlar onun kan ve deri parcalari' diyerek bize tirnaklarini gostermisti.
Bu arkadasimla biz cok seyler paylastik. Bir donem geldi birlikte yolculuk etmeye basladik. Babasinin kalp krizi gecirdigini ogrendigimde cok uzulmustum. Hastaneye ziyarete gittigimde odasinin etrafinda kimseyi bulamamistim konusacak. Kapisindan iceri kafamis soktugumda onun uyudugunu gormus ve ona getirdigim cicegi masanin uzerine birakip usulca cikmistim disariya. Sukurler olsun ki ondan sonraki yaz yine eski sen haliyle balkonunda oturup bizlere laf atmisti.

Ondan once benim bir tane daha erkek arakadasim daha vardi cok iyi anlastigim. O zaman bizim mahalenin kosesinde ailesinin yatak ortusu havlu gibi seyler bulunan dukkanlari vardi. Onunla da surekli bir arada gecerdi gunumuz gecemiz. Hatta bir kere Istanbul Korukent'te birlikte buz pateni yapmistik. Yine benim tesaduflerden biriydi gerci. O hokey oynamaya gelmisti. Bakti ki ben tutuna tutuna gidiyorum, yakalamisti beni elimden,kaymistik birlikte. Tabi kendi buz hokeyi yaptigindan hizli kayiyiordu. Sonra ki senelerde dukkani kapatip baska mahalleye tasindiklarindan artik daha seyrek gorusmeye baslamistik.

Balkondan konustugum, birlikte surekli kahvalti yaptigim Izmit'li arkadasimin anneannesinin olum yildonumunde mevlud okutulurdu her yaz, cunku oradayken vefat etmisti. Onun vefat ettigi gun herkes telas icindeyken, daha ilkokula baslayan kucuk kardesini ben tesselli etmek zorunda kalmistim. Onu evden biraz uzaklastirmami istemislerdi. Bende onu sahil kenarina goturmustum. Bana sarilmis ve hickira hickira aglamisti. Sonraki senelerde balkondan mahalleye tasan bir sekilde mevlut okutulurdu. Tum konu komsu orada olurdu. Mevlut sonrasi yemek ikram edilirdi. Bazen et kavrulur pilav pisirilirdi bazen lahmacunla ayran ikram edilirdi. Bizde kucuk garsonlar olurduk o gecelerde.
Iskeleden Kumluk tarafinda dogru gorunum
Eskiden faytonlarin duragi bu agacin altindaki kisimdi.

SEZON DISI EGLENCE

Iki kerede kisin bayram tatillerinde gitmistim. Biraz once bahsettigim tutugum dedigim arkadasimin evinde kalmistik Istanbul'dan bir kiz arkadasimla(bildircin). Ucumuzunde sevgililerimizden ayrildigimiz bir doneme geldiginen pek bir bunalimdik ama super vakit gecirmistik. Onlarin evinde kalmistik cunku onlar kisin ara sira geldikleri icin isitici, yorgan gibi seylerle kisa hazirlikliydilar. Bizim ev ise tam takir kuru bakir misaliydi.

Ilk aksam ortaligi kolacan ettikten sonra evde film seyretmistik. O siralar daha yeni yeni piyasaya cikmis olan laptoplardan vardi arkadasimda. Hoperlorlerle sesi guclendirmis ve binanin bos olmasini firsat bilerek gumbur gumbur sesle izlemistik filmi. Sonra arabayla yine disariya cikmistik. Limandan sonra bir bolge vardi arabayla sahil tarafina gecebileceginiz. Yere birseyler serip oturup sakin denizi seyretmis, dertlesmistik. Sonra onun isligi esliginde dans etmistik. Sonra diger arkadasim yorgunluktan arkada uyurken biz saatlerce dertlesmeye devam etmistik. Gec bir saatte eve geri donup elektrikli battaniyelerimizin alitnda uykuya teslim etmistik kendimizi.

Ertesi gun koylere gezintiye cikmistik. Resimler cekmistik. Donus yolunda terk edilmis gibi gorunen kumluga gitmistik. Arkadas'dan sonra olan katli cardagin tepesinde oturup gunesin batisini seyretmistik. Sonra hafif bir yagmur baslayinca cardagin altina inip Sezen Aksu'yu koymustuk arabanin teybine. O zaman 'Adi Bende Sakli' albumu vardi. Onun sarkilarini dinlerken birer sise biramizi icmistik. Yine kendimizi huzunlendirmistik anlayacaginiz.


Alisveris yapip yemek hazirlamistik. Patates, kofte, makarna menumuzudu bir aksam. Benim sevgili arkadasim oyle bir baharat koymustuki koftenin icinde cok zor yemistik. Hatta ertesi gun sokaktaki kopege biraktik o bile yuzune bakmamisti. O aksam rakimizi icmis, muzik koymus gobek atmistik. Sonra yine bunalim sokmustuk kendimizi. Ne kadar bunalimli gibi bir goruntu ciksada bu anlatimimdan biz o kucuk gezimizden buyuk keyfi almistik.

Ilkbahara denk gelen diger bayramda yine ayni seyi yapmaya karar vermistik. Bu sefer daha kalabaliktik. Uc kiz uc erkek. Sadece kizlardan biri yabanciydi aramizda. Italya'da yasayan arkadasimizin kiz arkadasiydi. Ama birbirimize uyum saglamakta zorluk cekmemistik. Onlarla da koyleri gezmistik. Termale gitmistik. Bir yerde durup arabayla fotograf cekmeye karar vermistik.

Herkes arabadan indigi zaman bu yeni kiz arkadas biz kizlarin kulagina 'hadi arabayi kaciralim bunlari burda birakalim' diye oneride bulunmustu. Erkekler kendi aralarinda sakalasirken bizde araba kacirma islemini gerceklestirmistik. Bir onbes dakika kadar yok olmustuk ortaliktan. Dondugumuzde bunlar sanki hicbirsey olmamis, hic panik yapmamislar gibi davranmislardi ve biz yanlarina geldigimizde; 'kiz ben sana demedim mi karsiki daglar ajndarma jandarma' parcasini seslendiriyorlardi.

Ertesi gun yazin surekli piknik yaptigimiz yere gitmis ve orada piknik yapmistik. Deli gibi eglenmis ve resim cekilmistik. Ah ne gunlerdi, ah ben ne kadar cok egleniyormusumda kiymetini bilmiyormusum. Malesef guzel seyler cabuk bitiyormus. Neden hala kimse zaman makinesini icat etmedi?

VE BIZ BUYUDUK KIRLENDI DUNYA
Nedense yaz bitip kis geldiginde baglantilar yavas yavas kopmaya basliyor. Ilk bir iki ay bulusursunuz, veya telefonda gorusursunuz sonra herkes kendi dunyasina dalar. Ilk zamanlar okuldu, sonra bunun yerini is hayati aldi.

Kankim Ibeking cocukluk askiyla evlendi simdi bir yasinda oglu var. Diger bir arkadasima ablamin sayesinde kavustum. Bir seminerde karsilasinca en azindan irtibat icin mail adresi ile irtibata gecebildim. Onunda evlendigini ogrendim. Aramizda en akilli olani oydu. Sakin ama uyumluydu. Sanirim ilk arabasi olan kiside oydu. Zaten arabayla ilgisi de bir isi var :) Kucukken onun annesinin ve ablasinin balkondan ona seslendiklerini hatirliyorum. 'Hadi, yemek hazir' diye seslenirlerdi. Bir de hep sepet sarkitirlardi asagiya. O zamanlar merdiven inip- cikmak hepimize zor gelmistir. Anneeeee, para versene...anneeeee, topu atsana...anneeeee, su versene!!! seklinde seslenislerimize..'hadi eve gel artik... , hadi yemek yiyoruz...., al su parayi, git bakkaldan ...' cumleleriyle karsilik aliyorduk.


Tutugum askerligini yapip geldi. Buraya geldikten sonra irtibatim kesildi. Bir arkadasimi en son babasinin cenaze toreninde gormustum cunku Italya'da yasamaya karar verdi.


Balkondan konustugum, surekli kahvalti yaptigim, birbirimizin suslenmelerini bekledigim arkadasim Izmit'te kayiplara karisti. Onunla da en son buraya gelmeden once telefonda gorusmustum. Hatta tasindigi halde ona ulasmayi basardim.

Ilk ciktigim mahallemizin yakisikli delikanlisi askerden sonra nisanlanmisti ve ondan sonra ki seneler pek gormedim. Sanirim o da artik evlendi.

Yasi bizlerden buyuk olan ama son senelerde bizimle takilan arkadasim artik evlenmis midir bilemiyorum.


Iki tane ablasi olan, o siralar Yakamoz donemi oldugundan surekli rock dinledigimiz, birbirimizie gunluklerimizi okudugumuz, bana ilk askimla ilgili olarak arabuluculuk yapan arkadasim bir iki sezondan sonra gelmemeye baslamislardi. Onunla kisin cok gorusmustuk cunku yakin yerlerde oturuyorduk. Tabi sonra yine gorusmeler seyreklesti ve sadece Taksim'de tesaduf karsilasmalar basladi.

Evcilik zamanlarindan bir arkadasim Istanbul'dan baska bir cocukluk arkadasimla lisede tesaduf arkadas oldularda o sekilde ondan haber alabildim.

Oyle boyle derken kimiyle ara sira kimiyle hic gorusememeye basladik.Cok sayida 'bir zamanlar, o siralar, tesaduf' kelimeleri kullandigimi biliyorum ve 'keskeler' yerine 'iyi ki' kelimelerini iste bu zamanlarim icin kullaniyorum.


Bu kadar uzun surecegini bilmiyordum bu yazinin. Ama Cinarcik deyince anilarim iste boyle depresiyor benim :)

12 Yorum:

ibeking said...

nillycim tüm anlattıkların gözümün önünden geçti..hüzünlendimde ben ne güzel ne tatlı günlerdi diye..çok da güzel anlatmışsın..o ilk çıktığın çok hoş bi herifti hakkaten..şimdi nasıl acaba..sen dön buralara söz sana bir çınarcık olayı halledeceğim ikimiz için...

nilly said...

Ibekingcim aslinda unuttugum daha cok sey varmis da aklima sonradan sonradan geliyor bazilari. Mesela bi atari salonun adi Okyanustu. Sahil yolunda cay ictigimiz, tost yedigimiz kucuk bufeler vardi. Bir kere Izmitliyle ve ablasina deli lakabi takilan arkadasla aramiz bozuktu. Izmitliler simdi yerine apartman dikilmis sari binada outuryorlardi. Bizde 'ayi'larin apartmanin onunde yani Izmitlilerin balkonun altinda oturuyorduk. O ikisi asagida oturan biz digerlerine su atmakla kalmayip bir de bardagi firlatmislardi.

Sonra bizim odadaki camdan elimiz uzattip o nesfis eriklerden toplar toplar yerdik. Zamani gemeye yakin kizardiklarinda da annem onlardan recel veya konsantre meyve suyu yapardi.

Seninde aklina gelen ekstralar varsa sende yaz. Ben unutkan hafizamla ancak bu kadar hatirlayabildim :)

nilly said...

Sevgili twilight

Tesekkur ederim eklediklerin icin. Ben bazi anlattiklarini bilmiyorum ya benim zamanimdan eskiler, ya ben daha kucuktum de hatirlamiyorum,ya da bilmiyorum ama paylastigin icin tesekkur ederim. Izninle bir bolum acip yazini eklemek isterim.

nilly said...

Tesekkur ederim Anil. Aklima hala ufak tefek seyler geliyor. Senin dedigin donerci lahmacuncuyu biliyiorum galiba. Katkat evlerin o tarafta solda kaliyordu sanirim.

Anonymous said...

Ve yıllar sonra sizin yorumunuzda çınarcığı tekrar tanımak. Bir pıtırcık hikayedir bende adına mavi dediğim canyürek dediğim. adına mavideki sevgili dediğim bir çınarcık. yaşadığım için mutlu olduğum ve hala bende yaşayan sevdamın memleketi. teşekkürler arkadaş paylaşımın için. Çınarcık pıtırcıkla güzel. ben kimmiyim bir mavi sevdalı..canyürek

nilly said...

Mavi Seydali Canyurek..

Yorumun icin tesekkurler. Cinarcik'in bir seytan tuyu var. Herkese cok guzel anilar yasatiyor. Tadi damaginda kalan o simsicak anilar. Sana, her nekadar ne deme istedigini tam anlamasamda, pitircik anilarini hatirlattigima sevindim.

Demet said...

bu guzel cinarcik yazilarin sayesinde takipcisi olacagim bir blog daha bulmus olmaktan mutluyum efenim nilly'cim :)
ibeking... budur! :)

nilly said...

Demetcim, seni Ibeking'le tanistirdigima sevindim. Cok guzel seyler yaziyor o da. Gerci birkac blogcu arkadas gibi artik o da eskisi kadar s1k yazmiyor..

Ebruli said...

Sevgili Nilly;
Cinarcik anilarim benim de depresti sayende. Yazigimiz, anilarim hepsi gozumun onunden gecti sayende...
Yazdiklarin bayagi uzun olmus,ama cok guzeldi...
Okudum, ne de olsa ben de Cinarcigi, orada yasadiklarimi ve bendeki izlerini seviyorum...

nilly said...

Ebruli, ne mutlu bana sana guzel anilarini hatirlatmisim. Biraz uzun uzun oldu ama istedim ki bir gun unutmadan hatirladigim herseyi yazayim. Hala aklima ara ara birseyler geliyor :)

ShEKeR said...

slm bende çınarcıkta büyüdüm ilk ve orta okulumu çınarcıkta okudum o zamnlar orta okul liseyle aynı binaydı yani çınarcık firüzan kınal lisesiydi anılarımız birbirine benziyor bilorda oynardık okyonus bilardoda akşamları gezzmeye çıkardık sahile binbirdirek dans salonu vardı bilmem bilirmisin yıkılmıştı kaktüs aile çay bahçesi vardı
sahilde hasan babab piknik alanı var tepede
hatta birgün yalovaya gezmeye gittik termal yol ağzında inip termale geçtik ordan yaya göçgün ordan hasan baba ordanda çınarcığa yaya gezerek inmiştik bizde bir grup arkadaştık hiç ayrılmazdık
ilk aşk ilk kanka ilk heyecanlar hep orda yaşadım hayatımda yaşadığım tek güzellikleri çınarcıkta yaşadım 15 yıl oldu oraya gitmedim çok özledim senin yazdıklarında beni çok duygulandırdı anılarımı depreştirdi
bunu okuyan çınarcıktaki tüm dostalarıma slm hepsini çok özledim yazın için anılarımı tazelediğin için sana da sonsuz teşekkürler

nilly said...

Slm Sheker, binbir direki hatirlamaz olur muyum hic. Daha gecen gun babam anlatiyordu. Daha kucucuktunuz biz size izin verirdik gitmenize ama mutlaka bir iki anne baba sizlere gecerken merhaba diyelim dedik diyerek kontrol ederdik diye anlatti. Hasan Babada cok guzeldi.Hele o karpuzlari soguttugumuz gurul gurul buz gibi soguk su akan yer ve kocaman salincaklar. Bende artik yurda dindugume gore bana yorum birakan ilk arkadasima o sozunu hatirlatacagim :)) Anilarini tazelemis olduguma sevindim.Guzel anilari her zaman hatirlamak lazim :)Sevgiler