Friday, June 23, 2006

~CINARCIK 3. Bolum


KUMLUKSimdi bu kumluk dedigimiz yerde neresi degil mi? Yani Cinarcik tabiriyle 'kumluk'.

Kumluk arabayla 10 dakikadan az suren, minibusle ise yaklasik 15-20 dakikada ulasabildiginiz kum plajdir. Dilerseniz bisikletinizle gelirsiniz. Hatta aksamustu bisikletinizi koylerin icine dogru surup oradaki elma agaclarindan elma toplayabilirsiniz.


Burada apartmanlar cok olmaz(di) sonradan oralari da talan ettiler.

Plajda sirayla cardaklar vardir. Bu cardaklarda yemek yer, arkadaslarinizla cene calar, kagit, tavla oynarsiniz. Dileyen sezlong kiralar, dileyen surekli kum temizligi yapmayi goze alarak havlularini kumun uzerine serer. Aksamustu cikan ruzgar icinde terlikler ve cantalar havlunun uzerine birakilarak onlem alinilir.

Kucukken deniz sefalarimiz haftasonu babam gelince daha da senlenirdi cunku bizi kum plaja gotururdu. Uc kardes baslardik cukurlarimizi kazmaya. Sonra bu cukurlar gitgide buyur ve birbirlerine yakinlasirdi. Sonra babamin yardimiyla dev cukura donusurdu. Gitgide hunerimiz artmis ve o cukurlari ev sekline sokmaya baslamistik. Bazi yerleri tumsek birakip koltuk sekline sokuyor bazen kopruler kurup oda oda ayiriyorduk.

Ortaokuldayken ben ve kardesim Enka'nin jimnastik bolumune gitmistik uc sene boyunca kis aylarinda. Ben ritmik jimnastik istesemde yasimdan dolayi beni digerine koymuslardi. Taklalarin tum cesidinden, kopru yapmaya, amuda kalkmaya, amuttan kopruye inmeye ve tum serit boyunca bu hareketi tekrarlamaya, ters koprulerle ayni seyi yapip degisik parendeler atmaya kadar herseyi yapiyorduk. Hatta parelel denen alette bile maymun gibi ucmaya baslamistik. Hersene sonunda burs kazanip ust bolume gecerdik. Bu bolumde denge aletinde atlayip ziplamaya, ellerini kullanmadan parende atmaya kadar degisik seyler icerirdi. Ama biz sadece birkac hafta devam edebilirdik cunku Cinarcik sezonumuz acildigindan Istanbul'a ugramazdik okul acilincaya kadar.

Bu taklalarimizi ya iskeleninin oradaki cocuk parkindaki alette atardik yada kumluga gittigimizde sonsuz kumlarin uzerinde. Kumlarin uzerinde olunca dusunce canimiz yanmazdi ve deli gibi taklalar ata ata denize kadar gider oradan denize ucarcasina atlardik. Oyle oyunlar oynayarak cok guzel bronz bir tene sahip olurduk. Buyudukce yatip guneslenmeye basladik, milletten duydugumuz uyduruk gunes yagi birlesimleri uyguladik. Kola ile bronzlasmaya calisirken arilarin istilasina ugradik. Ne yaparsak yapalim hic bir zaman o kivamda bir bronzluga sahip olamadik.

Bizim kumlugun biraz ilerisinde, kivirilarak gidilen Esentepe yolu uzerinde bes agaclar dedigimiz piknik yerimiz vardi. Birbirlerine yakin agaclar daire seklinde bir araya gelmisler ve ortasi bos kalmis. Biz genelde kumluk sonrasi veya hava plajda duracak kadar guzel olmadiginda veya deniz cok pis oldugunda buraya piknik yapmaya giderdik. Orada uc kardes deli gibi oyun oynardik.

Ablam yedi sene uzerine Cinarcik'a gitti gecen haftalarda. Oranin resmini cekmis. Bizim bes agacimizi hala yerinde gorunce cok mutlu oldum. Zaten o resimleri gorunce istaha gelip uzun zamandir yazmak istedigim bu yaziyi yazmaya basladim.

Bir gun kumlukta uc kardes sirt ustu yuzme yarismasi yaptik. Ben kazanma hirsiyle kulaclarimi attim da attim. Ablamin ve erkek kardesimin bana seslendiklerini duydugumda artik ben kazandim diyerek pes ettim. Ama bir turlu ayaklarim yeri bulmadi. Ben guluk guluk seklinde dibe dogru gitmeye devam ettim ve panikledim. Sonra farkina vardim ki ben geri geri giderken meger paralelligimi bozmusum ve aciga dogru gitmeye baslamisim. Ablam ve kardesimde beni uyarmaya calisiyorlarmis bagirarak ama ben suyun icinden ne dediklerini anlayamamasim. Evet, o gun gercekten korktum ve belli bir sure acilmaktan cekindim. Sonra tekrar eski rutinime geri dondum gerci ama o gun bugundur hic bir seyi hirs yapmamayi ogrendim. Fazla his insana zarar veriyormus, onu ogrendim.

Buyudukce artik neredeyse her gunumuz orada gecmeye basladi diyebiliriz. Hatta ara sira mahallemizin oradan denize giriyorsak bize tuhaf gelirdi. Buraya gelme yasi, kose basinda cekirdek citlatma ve hemen sokaginizin onundeki taslik sahilden artik ailenizinin dizinin dibinden giremeyeceginiz yastir. Taslik sahil cok genis olmadigindan kardeslerimize yer acmak durumu soz konusudur.

Kumlukta saatler gecirebilir ve cok kolay arkadasliklar edinebilirsiniz. Burasi piyasadir. En meshur piyasa yeri Arkadas Bufe'dir. Bu cardaklarda aksama kadar cistak cistak gunun muzikleri calar, bazilari kalkip dans eder, bazilari sarkilara eslik eder. Buradan kimler gelmis, kimler gecmistir. Burak Kut unlu olmadan Baby face'i ile buralarda cok vakit gecirmistir mesela. Kiz kardesi ise guzelligi ile bircok kisinin kalbini calmistir.

Butun yazi orada gecirip hic bronzlasmamis olabilirsiniz. Ozellikle gecelerinizi club'da gecirip (ki bizim zamanimizda club degil disko denirdi ve bende oyle yazmaya devam edecegim) sonra cila atmak icin kumluk tarafinda oyalaniyorsaniz, ertesi gun gec kalkiyor ve gec geliyorsunuz demektir. Ayrica guneslenmek yerine cardakta birseyler tikiniyor, kolanizi biranizi iciyor, kagit oynuyor, gelene gecene bakiyor, aksamin havadislerini paylasiyorsunuzdur.

Aksamustuleri de ayri bir keyiflidir. Aksam gunesi hafif ruzgarla birlikte sizi oksarken sahil giderek tenhalasmaya baslar. Eger minibusteki o kargasaya katilip makara girgir donmek istiyorsaniz veya gun boyunca gozunuze kestiridiklerinizle ozellikle tanismak ve takimak istediginiz kisiler varsa herkesle ayni saatlerde kalkmalisiniz.

Arabasi olanlar gecis toreni yaparlar ve birkac kez turlarlar. Onlara otostop cekebilirsiniz. Ayni sey karsi taraftada varsa durup sizi alirlar zaten. Bazen oradan rastgele gecen birinin arabasina da binebilirsiniz. Orada bu otostop cekmeler tuhaf degil dogaldir. O yuzden iciniz rahat olabilir. Biz bir kere piknikten donen bir ailenin kamyonetine binip kasada oturmustuk. Yol boyunca orada bulunan topla oynayarak eglenmistik. Eger bu sahsiyetler supheli tiplerse genellikle farkli bir sokakta inersiniz sizin sokaginizi ogrenmesin diye. Bazi akillilarin arabanin tepesinde t-shirt, cuzdan, hatta sise unutarak hareket ettiklerinizde cok gormusuzdur.

Haftasonlari Cinarcik'in cogu yere yakin olmasi dolaysiyla haftasonu ziyaretci sayisindan artis cok fazla oluyordu. Bazen igne atsan yere dusmez durumlari soz konusu olup eger erken saatte gelmediyseniz ne havlunuzu koyabilecek bir yeriniz ne de bufede oturabilicek bir yer bulma sansiniz oluyordu.

Yillar gectikce burasi oldukca kalabaliklasmaya basladi ve parali otoparklar yapildi. Otoparklarin oralara da bufeler konuldu. Bizim lahmacun yedigimiz biryer vardi. Orayi cok severdik cunku hem ucuz olurdu hemde ne kadar domates, sogan gibi sey istesek verirlerdi. Duydugum kadariyla daha bir neselenmis kumluk artik. Cem Ozer, Cemos adli bir cardak acmis.

Bu kadar populer bir yer olunca haliyle deniz oyunlari da cogalmaya basladi. Deniz bisikleti, kano haricinde banana, hamburger, jetski eklendi.

Deniz kenarinda yuruyenler artti, gencler civil civil oldu. Kesismeler, tanismalar ve flortlerin basladigi yerdir orasi. Sezlong sayilari cogalmis. Gunun geri kalani ve gecenin planlarini orada yaparsiniz.

Geceleri de kumluk aski devam etmektedir. Bar, disko sonrasi cila atma yerine veya asiklarin romantik dakikalar gecirme mekanina donusuverir. Toplasirsiniz arabalara, yolda sabaha kadar veya gec saatlere kadar acik market bulursunuz. Biralarinizi alip dogru kumluga gidersiniz. Havanin serinligine gore ister arabada, ister kumlarin uzerinde cilanizi yaparsiniz.

En sonlarda bir iskele vardir. Vapur yerine buraya kucuk balikci tekneleri filan yanasir. Bir kere arabayla bu iskeleye cikmisti benim cok sevgili arkadasim. Buraya arabayla cikmak yasaktir bu bir, ikinciside kendisi alkolluydu ve en ucuna kadar gidip oyle durdurmustu arabayi. Gec saat oldugu icin Allah'tan bizi ihbar edecek kimse kalmamisti ortalikta.

HASAN BABA - KARPUZDERE - YAYLAPiknik yapmak isteyenler icin ideal bir yer olan Hasan Baba, Liman tarafinin ilerisinde kalir. Tepelere cikarsiniz koylerin ve zeytin agaclarinin arasindan. Kivirla kivrila cikarken 'kendin pisir kendin ye' tarzi lokantalardan gelen kokular istahinizi iyice kabartir. En tepeye geldiginizde artik kucuk bir ormanin icindesinizdir. Ilk giris bolumune acik bir alan vardir ve burada top oynayabilir, ip atlayabilirisiniz. Etrafi ise agaclarla kapli olup tahta piknik masa ve oturma yerlerinin oldugu alandir.

Saga donup asagiya dogru giden yola girdiginizde dag suyunun aktigi kucuk bir cesme vardir. Kucucuk bir havuzla cevrelenen bu cesmeden suyunuzu doldurup havuzunda kavun karpuzunuzu veya rakinizi, diger iceceklerinizi sogutabilirsiniz.

Devaminda yine piknik yerleri bulunur. Keyfine duskun olanlar icin 'kendin pisir kendin ye' lokantasindan orada da bir tane vardir. Oranin asagilarina dogru indikce bogurtlenlerin arasinda bulursunuz kendinizi. Piknik alaninda ayrica park bolumude vardir. Burada dev boyutlarda salincaklarda toplu olarak sallanabilirsiniz. Hemen yaninizda piknik yapanlarin cocuklariyla oyunlar oynayip, komsuda piser bize de duser atasozune uyup birbirinize yiyecek ikram edersiniz.

Ben en cok annelere uzulurum. Geldikleri andan itibaren ise koyulurlar. Babalar sadece su getirme, mangali yakma islemini yaparlar ve daha sonra cocuklara oyun oynamada eslik eder veya yan gelip yatarlar. Anneler bir yandan sofrayi kurarlar bir yandan mangalda etleri cevirirler, yemek sonrasi bulasiklari toparlarlar, cayi koyarlar. Ancak cay icereken rahatlamislardir ama bu da artik donuse gecme saatine yakin bir saattir. Orada gecirilen saatlerden sonra eve geldiginizde pestil gibi yatarsiniz.

Karpuzdere adi ustunde bildigimiz deredir. Dagdan gelir ve denize akar. Sahile yakin bir
bolumunde arabayla girilebilen bir bolumu vardir ve burada herkes arabasini yikar. O buz gibi sulara ayaklarinizi sokmak bir iskencedir. Ayaklariniz uyusur ama yinede girersiniz.

Yaylanin adini bilmiyorum. Kivrila kivirla bir yoldan cikmistik arabayla. Babam goturmustu bizi. Cok kisa suren bir yol degildi. Yukariya ciktigimizda obek obek baglanmis odunlari hatirliyorum. Orada biraz vakit gecirdikten sonra asagiya inmistik. Araba cok camur oldugu icin Karpuzdere'ye ugrayip ondan sonra eve gitmistik. Bu hikayeyi anlatmamin sebebi babam ve dedim ilk defa kavga ettiklerini gormemdi. Rahmetli dedem hava karardigi icin bizleri cok merak etmisti. Biz gelene kadar annemin basinin etini yedikten sonra sira babami haslamaya gelmisti. O zamanlar cep telefonu falanda yok ki arayip haber veresin. Uc kucuk cocuk olunca meraklanmislar tabi ki.

O kadar kizmistiki babamla tartsitiktan sonra esyalarini toplayip kucuk kamyonetiyle ara sira yaptigi gezilerinden birine cikmisti. Kamyonetinin arkasi karavan gibiydi. Yataktan kucuk ocaga ve buzdolabina kadar herseyi vardi. Bu ciktigi geziler genellikle Gemlik, Armutlu veya Termal taraflarina olur gunlerce gelmezdi. Dedem enteresan bir kisilikti.

UCREISLER ve CINARCIK LISESI
Ucreisler bizim evden yuruyerek on dakikadan az surer. Cinarcik Lisesinden sonradir. Buranin onemli olmasinin nedeni oradaki cay bahcesidir. Onundeki cesmeden soguk suyunuzu icip serinlersiniz sonrada kat kat olan bahceye gecersiniz. Daha cok genclerin ugrak yeridir ve agaclarin altinda denize karsi pufurdek bir ortamda iskambil kagidinizi, tavlanizi veya okeyinizi oynar cayinizi yudumlarsiniz.

Aksam yuruyuse cikanlar buraya kadar yurumezler. Genelde lisenin oralardan geri donerler cunku dukkanlar azalmistir ve bakilacak birsey kalmamistir. Burada oturanlarin tipik bir ozelligi vardi o zamanlar. Daha dogrusu oradan denize girenlerin yaptigi bir davranis. Kendilerine ozel bolmeler ayirip taslari ozenle ayirmak ve kendi ozel guneslenme sahasini yaratmak gibi. Bazilari sezlonglarini bile orada birakiyordu. Hatta kimisi abartip beton bile dokturtmustu.

Cinarcik Lisesi sahil kisminda olan tek okuldu. Bildigim kadariyla da tek lise. Burada mahalle maclari yapardi bizim arkadaslarimiz. Bizlerde onlari seyredip tezahurat yapardik. Bu maclar yuzunden cok mahalle kavgalari cikmistir. Yan mahallenin cocuklariyla anlasamazsiniz. Ama diyelimki birkac mahalle ilerideki bir mahalle ile kavgalisiniz o zaman yan mahalle ile koalisyon olusturursunuz. Dusmanim dusmani benim dostumdur yerine, uzak dusmana karsi yakin dusmanla guclerinizi birlestirirdiniz.

Buyudukce bu kavgalarin yerine yan mahalledeki delikanlilarla, genc kizlarla flort donemi baslar ve bu kavgalar son bulur ve yenge, eniste muhabbeti baslardi.

Belediye, Cinarcik Lisesinin bahcesini daha sonra otopark ve cay bahcesi olarak kullanmaya baslamisti ve burasi ucuza cay icip oturabileceginiz bir yer haline gelmisti.

SOHBET
Gencligin toplanma merkezi. Ucresilerden sonra kat kat evlerden hemen once deniz kenarinda bir cay bahcesidir sohbet. Adi ustunde sohbet yeridir.Caniniz kagit, tavla, okey oynamak istediginde solugu burada alirsiniz. Ucreislerden daha populerdir cunku nerdeyse tum Cinarcik gencleri oradadir. Onunden denize girebilme sansiniz vardir ustelik. Fakat genelde piyasa yapmak icin oraya gidersiniz.

Nerdeyse herkes birbirini tanir. Hic kimseye 'oraya gidiyorum' deyip plan yapmaniza gerek yoktur cunku genelde herkes oraya ugrar. Kumluk oncesi, kumluk sonrasi veya yagmurlu havalar en kalabalik zamanlaridir. Yer bulanlar sanslidir zaten giden saatlerce kalkmadigindan oturmaya yer bulamazsiniz ve bir parti havasinda ayakta takilirsiniz ve sagdaki soldaki masalardaki arkadaslarinizin masalarina ugrarsiniz.

Tabelasinda Sohbet Aile Cay Bahcesi yazar ama aileler sadece aksamlari olur. Aksamlari piyanist santor bilmem kim esliginde cafe&bar'a donusur. Gerci ben hic aksam gitmedim ama gunduz ki gencligin orada olmadigini biliyorum. Cunku genelde herkes ayni diskoda bulusurdu. Bir sezonda genelde iki disko olmasina ragmen hep bir tanesi daha cok revacta olurdu. Detaylar diskolar&barlar bolumunde.

DISKOLAR &BARLAR
BINBIRDIREKIlk hatirladigim hatta ilk gittigim disko. Oraya ailelerimiz ara sira izin verirdi. Daha kucuktuk, sanirim ortaokul zamanlarimiz. Bir arkadasimin malesef babasindan tokat yedigini hatirliyorum cunku nereye gidecegini haber vermemis ve ailesine panik yasatmisti. Uzucu ama o tokati yemisti.

Bir tane dag yolu uzerinde vardi. Biz kucuklerin aksamlari takildigi Rio (dondurma&pastane) oldugu sokagin tepedeki kosesiydi. Pistinin kenarlarinda direkler vardi. O direkleri hatirliyorum cunku bana mikseri hatirlatirdi. Sanirim ismi Raket'ti. Biz Rio'daki yakisikli cocukla ilgilenirken oraya ablalarimiz yukaridaki diskoya giderlerdi.

SILEP
Yeni nesil Silep filan bilmez ama duymustur. Efsane gibiydi orasi. Silep, Limanda bulunan bir diskoydu. Gemi seklinde oldugu icin adi Silep'ti. Oraya ya dag yolunun devamindan ulasirdiniz, ya da limandaki en son evlerin arasindaki minik patika yoldan ulasilirdi. Kapida sira beklerdiniz iceri girebilmek icin. Damsiz almazlardi. Bazi erkeklere kiyak gecip onlarin iceriye sizle girmesine yardimci olurdunuz. Silep'in denize bakan ucdaki tarafi hem bar hemde ayakta takilma yeriydi. Ortasi dans pisti. Buralar hep acik hava diskolaridir. Dolayisiyla ikinci kat dedigimde bu asma kati temsil edecektir. Yukari cikip asagidakileri seyrederek dans edilirdi. Bazen konser vermeye gelenler olurdu.

YAKAMOZ
Yakamoz bizim hemen yan sokagimizda bulunan bir bardi. Burada canli muzik olurdu. Solist Burak, klavyede Serkan, elektronik gitarda Aykut'un oldugu grubun davulcusuna benim arkadasim asikti ama cocugun adini unuttum. Zaten butun kizlar bu gruptakilere asikti. Bende Serkan'a asiktim.

Cuma - Cumartesi aksami Silepte isek diger her gunde bikip usanmadan onlari dinlemeye giderdik. Repartuar ayni olurdu ama bize hic farketmezdi. On saflarda en asik kizlar otururdu veya onlarin kiz arkadaslari. Orada barda calisan bir cocukda bana asikti ve bana hep icki ismarlardi.

Gozde mekan Yakamoz'da iki ya da uc sezon bu grup cikti. Itiraf edeyim bende iki yaz platonik olarak Serkan'a asiktim. Bir keresinde ona birsey sorma bahanesiyle konusmaya gitmistim. O sene onlarin yerine Mert'ler caliyordu. Bende sadece bir gece konser vereceklerini duymustum. Kumluktaydik, ve benim ona asik oldgumu bilen butun arkadaslarla Arkadas'ta oturuyorduk. Ben bunu havlusunda oturmus etrafi seyrederken gordum. Kimseye birsey demeden masadan kalktim ve ona dogru gittim. Ama kalbim kalbin oldugu yerde degil sanki butun vucudumda carpiyordu. Bacaklarim tir tir titreyerek ona dogru egildim ve hangi aksam calacaklarini sordum. Cevabi hatirlamiyorum bile ama donus yolunda bana tuhaf tuhaf bakan arkadaslarimin yanina gitmek yerine direkt duslara yonelip basimi suyun altina sokmustum. Hatta nasil bulduysam Istanbul'da nerede oturduklarini ve telefonunu bulmustum. Ara sira arayip Serkan'i istiyordum. "Alo, aloo...' dedirttirip telefonu kapatiyordum. Biz kizlar ne kadar tuhafiz. Erkeklere Allah sabir versin yani. Onlar bizim kadar sacmalamiyorlar sanki :)

Simdi dusundukce komik geliyor . Sanki dunyaca unlu biriyle konusmusum. O zaman sanirim liseye gidiyordum. Universitedeyken okul kantininde oturmus klip seyrederken Kargo grubunun klibi cikmisti. Ben bir heycan ayaga firlayip bas bas bagirarak iste size anlattigim platonik askim Serkan bu diye tum arkadaslara anons gecmistim. Koray'in arkasinda klavye caliyordu, gozlerime inanamiyordum. Hatta Yakamoz zamanlarinda sirf onu iki saniye goreyim diye mahallerinin onunden gecip duruyordum. Dusununce cok guluyorum ben o hallerime. Ama o zamanlar acayip onemliydi boyle seyler bizler icin. Her yasin ayri bir tuhafligi yok mudur zaten? Bu arada resimlere dikkat ettim bizimki 'sapkasiz cikmam abi' vaziyetindeymis.

Resimleri Kargo Online'nin affina siginarak oradan araklamis bulunuyorum.
Mert'inde en belirgin ozelligi tight giymesiydi. Acayip seksi olurdu. Bazen iyice gaza gelip t-shirt'unude cikartirdi ve butun kizlar ciglik cigliga olurduk. Yine simdi sacma gelen ama o zaman icin cok onemli seyler kivamindan bir durum yani :) Mert digerlerine gore daha sicak kanliydi. Her zaman gulumser, herkese selam verir ve konusurdu. Gruptaki diger cocuklarda onun gibiydi. Bascilari bana cikma teklfi etmisti ama hosuma giden bir tip olamadigindan sadece arkadas kalmistim.

Sonra Yakamoz Bidon diye bir yer oldu. Disko havasi verdiler. Bu sefer ses cok daha fazla olmaya basladi. O yuzden surekli polis gelip gecer oldu ve uyarilara basladi. Bir ara yine tarz degistirdiler ve canli muzik olayina dondu. Daha bir VIP kivamina geldi. Iceride masalar, mum isiklari, kapida bodyguard'lar. Istanbul'da popcularin ciktigi mekanlara benzer bir hale getirip Aydin tarzinda sarkici getirdiler. Ama hic bir zaman bu degisimler Yakamoz'un yerini dolduramadi.

KALIMERA
Kalimera Yunanca 'merhaba' demekmis. Bunu cok sonralari ogrenmistim. Ama o zamanlar bizler icin Kalimera bizleri gece gece dag yoluna yuruten mekanimizdi. Tepede, evlere cok yakin olmayan bir yere kurulmus diskoydu. Beyaz duvarlarla cevriliydi. Kapida giris parasini verdikten sonra icerinin los ortamina dalar ve baslamis olan muzige ayak uydururdunuz. Ama esas muzikler acilis muziginden sonra gelirdi. Saat 11 gibi ding donglar esliginde bir muzikle giris yapardi DJ. Gunun moda sarkilariyla dans ederdik.

Danslar hersene cesit degistirirdi. Bir sezon break dance firtinasi vardi, Mc Hummer'in 'You can't touch this' ini unutmamak lazim elbette. Bir ara 'yeke ke come on yeke yeke' gibi bir sarkiyla dans ettik. Bu yeke'lerin orjinalini hic ogrenemedim :) Sonra sadece kollarinizi bir saga bir sola sallardiginiz bir dans basladi sanirim 'pump up the jam' gibi bir sarki vardi. Bir ara Ace of Base'in 'All that she wants, the sign ve don't turn around' parcalariyla dans etmistik.

Tabi ki hepsinin ismini hatirlamiyorum ama bunlar googleda arama yaptigimda karsima cikanlar. Bir sezon, ozellikle 'I like to move it, move it' parcasi esliginde, kucuk gruplar yapip kendi etrafinizda ve done done ayak figurleri olan dans yapardiniz. Hatirladigim kadariyla o sarki populer oldugunda ya lise iki ya lise ucteydim cunku liseden bir arkadasimla walkman'e surekli bu parcayi koyar dans ederdik. Daha da sonra, Amadeus'den Kale'ye gecis zamaninda adini unuttugum duduklu sarki cikti ve parca esliginde ziplayarak pistin etrafinda donmeye basladik. Ondan sonra yerinizde sallanmaya baslardiniz.

Ben pistin orta yerinde dans etmekten hoslanmazdim. Benim favori yerim basamaklar olurdu. Kalimerada, basamaklardan sonra kalabaliktan bir turlu barmene ulasamadiginiz bar vardi. Tuvalete girmek vakit kaybiydi. Sonraki yillar birkac kez isim degistirdi, gozden dustu, tekrar ragbet edildi. Dedigim gibi her sezon bir yer daha revacta olurdu. Burada Yalovalilar, Cinarciklilar, yerliler, sezonluk tursitler kavgalari cikmaya baslayinca mekanlardan uzaklasma surecine girmis oluyordunuz.

Dag yolunda bir mekan daha acilmisti. Ismini hatirlayamiyorum (ablam hatirladi, SEZAR) ama lisenin bulundugu yerin ust kimindaydi. Mavi bir duvari vardi ve ismi orada bez afisle yazardi. Dar bir girisi vardi. Burasi diger mekanlara gore oldukca kucuktu. Sol tarafinda kucuk bir havuzu vardi ve gunduzde gelinebilirdi. Aksamlari ise icip icip havuza dusenler veya ozellikle atlayanlar olurdu. Burasida bir donemin en cok gidilen mekani olmustu. Etrafinda ve ust kisimlarinda dans edilecek, oturalacak yerler vardi.

AMEDEUS
Amedeus ilk olarak Kalimera zamaninda limanda bir apartmanin altinda bar olarak acildi. Aslina bakarsaniz iki Amedeus'un birbirlerine bagi var miydi bilmiyorum ama o barin adinin Amedeus olduguna eminim. Disko'ya gitmeden once bulusma yeri olurdu. Orada diger arkadaslarinizla bir araya gelir, bir iki birsey icer sonrada disko'ya giderdiniz. Daha sonra burasi kan kaybetmeye basladi.

Sonra limanin daha da ilerisinde Amadeus disko acildi. Gunduz havuza girebileceginiz, aksamsa eglenebileceginiz bir mekana kavusmustuk yine. Hal boyle olunca diger yerler itibarini yitirdi ve herkes Amedeus'cu oldu. Tozlu toprak yolunda araba park etmek icin ayri beklerdiniz, iceri girmek icin kuyrukta ayri beklerdiniz. Ama iceri girdikten sonra disardakiler umrunuzda olmazdi.

Sagdaki basamaklardan yukari ciktiginizda piste ve bara ulasirdiniz. Ortaligi soyle bir kolacan ederdiniz kim var kim yok diye. Hala sakinse en guzeli ickinizi alip girisin karsisindaki basamaklardan cikarak ulastiginiz havuz kenarina gitmek olurdu. Muzik canlanmaya basladiginda piste gider cilginlar gibi dans eder, millete bakardiniz. Ilerleyen saatlerde yorgunluk atmak icin tekrar havuz kenarindaki sezlonglara dogru yol alirdiniz. Guzel bir yerdi burasi. Kaliteliydi. Bir kac sezon sonra elbette burasi da digerleri gibi gozde mekan olma niteligini kaybedecekti.

Daha sonra oraya klube kilikli bir ev yapildi. Vali'nin evi denildi. Bazen kapanis saatinden sonra bazilari barda biraz daha takilirdi fakat gurultu oluyor hikayesinden sonra muzik bittigi andan itibaren hic vakit kaybetmeden diskoyi bosaltiyorlardi.

KALE
Amedeus hala revactayken acilmisti. Yeri kumluktan donerken yol tek yon sinirindan dag yoluna dondugunuz sokagin tepesindeydi.

Bazi forumlarda gordugum kadariyla hala orada ve tam gaz devam ediyorlar. Ilk acildiginda meraktan herkes bir ziyarete gitmisti. Ama hala Amadeus firtinasi devam ettigi icin Amedeuscular Kale'ye pek ragbet gostermediler. Sonraki sezonlar Kale guclenmeye Amedeus ise unutulmaya basladi. Artik hepimizin bir araya gelecegi mekan belli olmustu. Kale. Bu yaz duduklu sarkinin ikinci sezonuydu ve hala caliniyordu. Senelerle aram iyi degil, hafizam o konularda pek bir unutkan. O yuzden hatirladigim ufak detaylari veriyorum. Mesela hala kac yasinda diskoya gitmeye basladigimi cozemedim yani.

Kale, ismini tepede olmasindan ve gorunumunun ona benzemesinden dolayi almisti. Dikdortgen bir mekan olup pistin etrafinda basamaklar vardi ve yine tepeden insanlara baka baka dans ederiniz. Bazi bolumleri de yine yuksekte yapilmis ve masalar konmustu. Bar pistin devaminda bu masalarin oldugu yerin altindaydi. Herzaman cok kalabalik oldugundan icki almak bir dert olurdu. Aradan seneler gecmesine ragmen hala bu kadar revacda olmasi beni sasirtmadi degil acikcasi. Eger iyi bir DJ ile guzel bir muzik sunuyorsaniz mekaniniz tutulur. Buraninda havuzu olmasi en buyuk etkenlerden biriydi tabi ki cunku pis denize girmek istemeyenler oraya akin ediyorlardi.

KARAKEDI
Bir donemde Karazeytin sokaginin kosesindeki Karakedi adli mekana cok gider olmustuk. Orada canli muzik oldugundan bu sizin icki fiyatiniza yansirdi. Mekan ic ve dis oturma bolumleri dahil oldukca buyuktu. Genellikle haftaici takildigimiz veya dogumgunu kutladigimiz mekan olmustur.

KAKTUS-CINARALTI
Bu mekanlar daha cok ailece gidilip eglenilen yerler olmustur. Gunduzleri cay bahcesi aksamlari piyanistli, santozlu yerler haline donusuverir. Kendimi bildim bileli bu mekanlar vardi. Biz yine kahvaltiyi kacirdigimiz saatlere denk gelirsek kahvalti etmeye giderdik. Iskelenin limana giden tarafinda bulunurdu.

Oralarda mutlaka canli muzik olurdu ve bu mekanlar birbirleriyle rekabet halinde olduklarindan Cinarcik'in en gurultulu yerleriydi. Oradan gecerken birbirinizi duymaniz imkansizlasirdi adeta. Buradan simdi zamanin unlulerinden bazilari gecmistir. Bunlarin en unlusu Tarkan'dir. Evet, yanlis okumadiniz. Tarkan'in Turk Sanat Muzigi okudugu zamanlardir. Daha kil oldum abinin piyasalara ulasmasina birkac sene vardir ve Tarkan Cinarcik'ta sahne almaktadir. Mekan herzaman dolu tutabilme becerisi daha o zamanlardan vardi. Bizim jenerasyon degil ama bizim abla ve abilerimiz giderlerdi o zamanlar. Biz sadece kapidan bakardik ara sira onlara. Eger o anda unlu bir sarkici varsa ve konsere gelecekse genelde bu mekanlar ayarlanirdi.

NILTON
Nilton'da Kaktus ve Cinaralti gibi canli muzik yapilan mekanlardandi. Bu mekandanda unluler cikmistir.

En unlusu Fatih Urek olmustur. O zamanki sahne kiyafetlerine gore ben onu Zeki Muren'e benzetirdim. O sahne aldiginda mekan oldukca dolu olurdu. Yilan dansini orada yaptigini hatirliyorum. Rezervasyonsuz yer bulunmazdi. Onun saati geldiginde icerisi gorunmesin diye perdeler genellikle kapatilirdi. Arada sirada kafanizi iceriye sokup bakmaniza musade ederlerdi kapidaki gorevliler. Ekstradan gunduzleri hanimlara matine yapardi. Bizim mahalledeki birkac teyze mudavimiydi onun.

Emrah'in kucuk Emrah oldugu zamanlarda o da gelir Cinarcik otelde kalirdi. Bir iki unlu dansozde bu mekanlarda gosteri yapmislardir. Yani Kisacasi Cinarcik unlulerin unlu olmadan once sahne alip, kendilerini gelistirdikleri yerdi diyebiliriz.

GAZINO - RESTORANT- CAY BAHCESI- BUFE - PASTANE - KURUYEMISCI

KAYA GAZINOSU
Bu gazinoda gunduzleri cay bahcesi olarak servis yapip karanlik indigindede gazino olarak hizmet veren bir mekandi. Ozellikle iyi musteri yapmis, mekani dolduran bir piyanist santor varsa burada da perdeler kapatilarak icerinin gorunmesi engellenirdi. Sunnetten evlilige kadar tum dugun tarzi eglencelerede ev sahipligi yapan bir mekandir. O yuzden yerli halkin daha cok tercih ettigi bir mekandir. Girisinde bir tavsanci amca olurdu ve o gunku kismetinizi cekerdiniz. Kosesinde taki satan biri vardi. Onun karsisindaki eczanede disariya tezgah atardi. Bir donem ise Kaya Gazinosunun pazar gibi kullanildigini hatirliyorum.

Cinarcik'ta biri dugun yapiyorsa mutlaka araba konvoylari bir kac kez kornalar esliginde tur atarlardi. Faytonlu donemde sunnet edilecek cocuk gezdirilirdi. Faytonlar yasaklaninca ortaya ahsapdan dekore edilmis bir araba cikmisti ve bazi cocuklari bu arabayla gezdirmeye baslamislardi.

CARDAK KEBAPCI
Kaya Gazinosunun hemen yaninda olan bu kebapcinin kebaplari ozelliklede iskenderi gercekten cok guzeldi. Sahibi tanididigimiz oldugundan demiyorum bunu gercekten guzeldi. Ali abi bir yaz kardesimi komi olarak ise almisti azicik is ogrensin diye. Ali abinin babasi Serce dede ve benim dedem cok iyi arkadaslardi. Biz rahmetli Serce dedeyi kendi dedemiz gibi bilmistik.

Burasi aksamlari oldukca yogun olan bir kebapciydi. Daha sonra disariya fast food tarzi cabuk servis yapabilmek icin camli bolme acmislardi. Ogrendigime gore artik burasi kapanmis.
Onun biraz ilerisinde de bir kebapci vardi. Kapi seklinde oyulmus agac oranin kapisiydi. Oraya da tek tuk gitmisligim olmustur.

Birde iskelenin orada Bursa Kebapcisi gibi ismi olan bir tane vardi. Adini tam hatirlamiyorum ama oraninda kebaplari guzel olurdu.

Liseye dogru giden yolda Manav Osman'dan birkac sokak ileride bir ara annenizin mutfagina benzer birsey vardi. Kendin pisir kendin ye tarzindaydi. Annem bir keresinde masayi oyle bir toplamisti ki bir tek bulasiklarin yikanmasi kalmisti. Bizde dalga gecmistik biz yalar birakiriz diye.

LIMAN RESTORANT
Cinarcik'in en pahali lokantasiydi. Balik lokantasi olup limanda bulunmaktaydi. Sadece bir kere gitmek kismet olmustu. Hala durup durmadigini bilmiyorum.

PIZZACI
Iskelenenin orada bir tane pizzaci vardi. Caniniz pizza, hamburger cektiginde oraya giderdiniz. Orasida daha cok genclerin takildigi bir mekandi.

PASTANE
Ozlem Pastanesi genellikle kalabalik olandi. Ozellikle gec kalkip, kahvalti saatini kacirdigimizda ve artik oglen oldugu icin "brunch" yaptigimiz yer olurdu. Tabi brunch kavrami guzel Turkce'mizde yeni yer ediyordu ama biz o zaman ona brunch degil tembel kahvaltisi muamelesi yapiyorduk.

Bazende disco donusu aciktiysak ugradigimiz mekan olurdu. En cok iskelenin karsisinda pastane vardir. Diger yerler gittikce sayi olarak azalirlar. Fakat Cinarcikta 5 cayi muhabbeti cok oldugundan mutlaka yuruyerek ulasilbilecek mesafede bir pastane bulabilirdiniz.

Pastane disinda iki tane ekmek firini vardi. Bu firinlardan biri iskelenin oradan koy yoluna ciktiginiz yerdeydi, digeri ise Nilton carsinin orada. Buradan sicak sicak ekmek almak bir acidan kotudur cunku ekmekler o kadar citirdirlarki yolda farkinda olmadan yarisini bitirirsiniz. Bu firinlar kucuk bir ucret karsiligi sizin tepsilerinizi de firina atarlardi. Bizim diger yan sokagimizda ise kucuk bir lahmacuncu sizin hazirladiginiz ic malzemeyle lahmacun veya pide yapardi.

KURUYEMIS
Arzu sinemasina giderken almadan olmaz dediklerimiz arasinda olurdu. Iskeleye dogru kuruyemisci sayisinda bir artis olurdu. Biz cekirdeklerimizi genelde Guney kuruyemisciden alirdik.

ARZU SINEMASI
Iskeleden limana dogru olan tarafta ust yoldaydi. Bizim sokaktaki Figen sinemasi kapanali yillar olmustu artik. Bizde tabanlara kuvvet Arzu sinemasina giderdik. Genellikle hafta sonu film degisirdi. Cinarcik sahil boyunca hangi filmin oynadigina dair afislerin asildigi tabelalar olurdu. Oranin kantini cok pahali oldugu icin genellikle disaridan iceriye gazoz, cola, sokmaya calisirdik. Cekirdege karismazlardi pek ama digerlerini iceriye sokmak zor olurdu.

Eski tahta siralara oturdugumuz icin popomuz agrirdi filmin sonuna dogru. O yuzden bir yenilik yapip minder kiralamaya baslamislardi. Yada siz kazaklarinizi minder olarak kullanirdiniz. Populer film oynadiginda erken gitmekde fayda olurdu. Biletler numarasiz oldugunda guzel yer bulamazdiniz.

Film baslayana kadar herkes oradan oraya dolanip dururdu ve bir kokteyl havasi yasanirdi. Film ara verdiginde ise tuvalet ve kantin sirasi cok kalabalik olurdu. Cok uyduruk ve kucuk bir tuvaleti vardi. Mumkun mertebe ara olmadigi anlarda gidip isini halletmek en akillicasiydi.

Acik hava sinemasi olmasi cok keyifliydi. Cit cit cekirdek yer, millette sakalasir, belli bir sureden sonra usumeye baslardiniz. Bazi haylazlar ise disaridan iceriye savas acarlardi. Kafanizin tepesinden ucusan hatta bazen denk gelen yumurta ve domateslerden korunmaya calisirdiniz.

Babasindan tokat yiyen zavalli arkadasim ayni aksam hem yumurta, hem domates kurbani olmakla kalmayip pesinden tahta sandalyenin azizligine ugrayip birde pantolonu yirtilmisti.
Ilerleyen yillarda tahta sandalyelerden beyaz plastik sandalyelere gecerek az da olsa konfor yakalamistik. Depremden onceki yaz Ucreislerin dag yolu kismina bir acik hava sinemasi daha yaptilar ama oraya gitmek hic nasip olmadi.

LIMAN CAFE
Burasida yine okey oynamaya gittigimiz yerlerden biriydi. Limandaydi tabi ki. Peki bizim liman da ne isimiz vardi her Allah'in gunu ve aksami? Annemde sorup dururdu. Iste annecim cevabi :) Cunku orada oturan iki tipi cok begeniyorduk ben ve arkadasim ve o yuzden surekli o taraftaydik ve sabreden dervis muradina ermis misali en sonunda tanisabilmistik.

Zaten kose basinda oturdugumuz yillardan beri plaka ezberleme alsikinligimiz baslamisti. Su yakisikli, su yeni, sunun arkadasi yakisikli, tuh bunun kiz arkadasi varmis... Begendigimiz veya arkadas olmak istedigimiz plakalilarda yakin takibe alinirdi ve %90 basariya ulasilirdi. Ben o zamanlarki gunluklerime bu plakalari yazmisim hatta sifreli bir dilde birseyler daha yazmisim ama desfire edecek hic bir sey yazmadigimdan simdi yazdiklarimi cozemiyorum. Hala Da Nilly Code'u cozemedim.

Bu arada sunu farkettim. Ne kadar cok kagit, okey ve tavla oynadigimiz mekan varmis ve biz de ne kadar cok oynuyormusuz!

2 Yorum:

didem said...

selam
bloğunu tesadüfen gördüm ve okudum bende cocukluğumu çınarcıkta geçirdim..yazdığın şeylerin hepsini bende tattım..o kadar güzel dile getirmişsin i bir an o günlerime döndüm..belki birbirimizi tanırız ben 1973 doğumluyum...tekrar görüşmek dileğiyle ..didem çokyüksel

nilly said...

Selam, ben 77 doğumluyum. Bizim bir üst jenerasyonumuz olan ablalarımız abilerimizle belki karşılaşmışlığınız vardır. Biz de onları takip ederdik ama o zamanlar nedense kardeşler pek istenmezdi :) Sonraları bu durum değişti, birlikte takılır olmuştuk :)

Hatıralara götürebildiysem ne mutlu bana.

Sevgiler,
Nilgün